Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Çevre Mühendisleri Odası, Avrupa Çevre ve Sağlık Birliği (HEAL)’nin desteğiyle Avrupa İklim Ağı (CAN Europe) Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla raporunu yayınladı. Raporun tamamı için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz: http://bit.ly/30Vrhr8

Rapor, emeklilik yaşına yaklaştığı halde önce özelleştirilme süreçlerinden geçen, şimdi de kapasite artışı planlanan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin yalnızca 2017 yılında, ABD doları üzerinden sabit fiyatlı elektrik alım garantisi kapsamında toplamda 1 milyar 105 milyon TL fayda sağladığını ortaya koydu. Bu üç santral Ocak 2018’de yürürlüğe giren kapasite mekanizmalarından ise yalnızca bir yıl içinde 187 milyon TL ödenek aldı. Üstelik bu yüklü destekleri, santrallerin “öncelikli yatırımlar” kapsamında yararlandığı KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, yatırım yeri tahsisi, vergi indirimi ve faiz desteği gibi bölgesel teşvik kalemlerinin üstüne eklendi. Dahası, bunca kamu desteğiyle ayakta duran santraller, 2019 sonuna kadar çevre yatırımlarını tamamlayamazlarsa kapanma riskiyle karşı karşıya kalacak.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, İktisat Bölümü’nden Doç. Dr. Semra Purkis, Kömürün Gerçek Bedeli- Muğla raporuna katkı veren çalışmasında, “Muğla’nın kömür-dışı sektörlerdeki yüksek potansiyelini kullanmak dururken, bölgedeki düşük kaliteli linyit madenciliği ve termik santrallere yatırım yapılması sadece enerji ihtiyacı ile ilgili değil; aynı zamanda ekonomiyle ilişkili bir tercih,” diye belirtti. Türkiye’de üretilen zeytinin yüzde 13’ü Muğla’da üretilir. Arıcılık konusunda Türkiye’nin en önde gelen ili Muğla’da 6 bine yakın aile arıcılık yapar, ülkedeki kovan varlığının yüzde 15’ine ev sahipliği yapan bölge, Türkiye’de üretilen çam balının büyükçe bir kısmını tek başına karşılar. Bölge halkına ve doğasına bedelleri son derece yüksek olan kömür yerine, daha kaliteli bir yaşam ekseninde düşünüldüğünde Muğla, pek çok katma değerli sektör için yüksek potansiyele sahip. Gerekli yatırım ve teşvik mekanizmaları uygulanırsa orta vadede ön plana çıkabilecek sektörler arasında yenilenebilir enerji, organik tarım, tarıma dayalı sanayi, ekolojik turizm, tıbbi ve aromatik bitki üretimini sayabiliriz.

Raporun yazarlarından Avrupa İklim Ağı’ndan (CAN Europe) Elif Gündüzyeli, “Türkiye’nin turizm beşiği Muğla, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy santrallerinin yarattığı kirliliği 30 yılı aşkın süredir soluyor. Ayrıca teşvikler ve desteklerle ayakta kalan bu santrallerden çıkan sera gazı emisyonları, içinde olduğumuz iklim krizini tetikliyor. Halihazırda ömürleri uzatılmaya çalışan bu santraller 2043 yılına kadar çalışmaya devam ederlerse 328 milyon ton karbondioksit daha salacaklar. Yani, Muğla’daki kömürün bedelini yalnızca Muğlalılar zeytinlikleri, ormanları, sağlıkları ve yaşam alanlarıyla ödemeyecek, Fijililerden İsveçlilere kadar hepimiz ödeyeceğiz. Bu rapor termik santrallerin ekonomiye getirdiği yüke dikkat çekerken bir yandan da paraya çevrilemeyecek bedellerin tüm dünya tarafından ödendiğini ortaya koyuyor” dedi.

27-28 Temmuz tarihlerinde Milas merkez ve Yatağan Santrali’nin bitişiğindeki Turgut Köyü’nde gerçekleşecek “Kömürsüz Muğla için” etkinliği kapsamında, raporun sunumunun ardından Ekümenopolis’in yönetmeni İmre Azem’in yeni kısa filmi Kömür Belası filminin de ilk gösterimi gerçekleştirilecek. Program ve detaylar için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz: #KömürsüzMuğla etkinliği 27 – 28 Temmuz’da Milas ve Yatağan’da

Not:

2018 Kasım ayında yayınlanan Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla web sitesi Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinden, her yıl doğaya 1 tondan fazla cıva salındığını, bu cıvanın %20’sinin Akdeniz’de deniz suyuna çökelerek besin zincirine karıştığını; Muğla’daki termik santrallerden kaynaklanan hava kirliliğinin en çok Yatağan, Milas, Kavaklıdere ve Ula’da yoğunlaştığını; özellikle PM2,5 salımlarının kuzeyde Aydın’a, güneyde ise Akdeniz üzerinden Rodos’a ve Mısır’a, batıda Yunanistan’a, doğuda ise Filistin ve İsrail’e kadar ulaştığını; bu kirliliğin şimdiye kadar 45 bin erken ölüme yol açtığını; ayrıca bölgedeki kömür madeni genişlemelerinin şimdiye kadar 8 köyün yer değiştirmesine neden olduğunu ve planlanan maden genişlemeleri hayat geçerse 40 köyün daha yer değiştirmek zorunda kalacağını ortaya koymuştu. Detaylar, bugün yayınlanan raporun içeriğinde bulunabilir.