Bu 3 dakikalık videoda Cheikh Fadel Wade, bizi Senegal kıyı şeridinde bulunan memleketi Bargny’ye götürüyor. Bargny, iklim değişikliği kaynaklı kıyı erozyonunu, denizlerin yükselmesini ve kuraklığın etkilerini şimdiden hisseden bir balıkçı topluluğu. Balıkçılıktangeçimini sağlayan bu topluluğun seçenekleri gün geçtikçe daha da daralıyor: Kalıp hayatta kalmak için mücadele etmek ya da buraya veda etmek ve başka bir yerde gelecek aramak.
“Gençlerin, kendilerini ve ailelerini beslemek ve geçimlerini sağlamak için göç etmeyi denemekten başka seçeneği yok.”
Bugün Bargny’nin karşı karşıya olduğu kriz sadece bu bölgeye özgü değil, bu tip hikayeler ne yazık ki giderek daha da yaygın hale geliyor. Bugün, gezegenimizde insanlık tarihindeki tüm zamanlardan daha fazla mülteci bulunuyor. Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü’ne göre 70,8 milyon insan yoksulluk, savaş, baskı ve iklim krizi nedeniyle evlerini bırakıp kaçmak zorunda kaldı. 13 milyonu çocuk. Fosil yakıt endüstrisi dünyada çatışmaları körükleyen petrol, kömür ve doğalgazı çıkarmaya ve yakmaya devam ederse, bu sayı giderek artacak.
Bu hikayeyi izlemek ve paylaşmak için 3 dakikanızı ayırın:
https://www.facebook.com/350turkiye/videos/557496774780568/
“Küresel ısınmadan biz sorumlu değiliz. İklim değişikliğini duyduğumuzda böyle olduğunu biliyoruz… fakat bunun sonuçlarına katlanan biziz.” Cheikh Fadel Wade
Ortalama küresel ısınmayı sanayileşme öncesi seviyelerin 1.5˚C üzerinde sınırlandırmazsak gün geçtikçe daha fazla topluluk tehlike altında kalacak. IPCC’nin 2018 yılının Ekim ayında yayımladığı endişe verici raporun da ortaya koyduğu gibi, bu tehlikeli sınırın altında kalmamız ve her yıl milyonlarca yaşamın darmadağın olmasını önlemek için fosil yakıt üretiminin derhal sonlandırılması gerekiyor.
35.000 kişinin savaştan, yoksulluktan veya iklim krizinden Avrupa’ya kaçmaya çalışırken hayatını kaybettiği biliniyor. Bu hesaba kimliği tespit edilemeyen binlerce kişi ise dahil edilmiyor. Bugün yaşanmakta olan göç dalgalarında iklim krizi kaynaklı mahsul kıtlığı ve kuraklığın rölü, bu gelişmelerin Bargny gibi topluluklarda tırmandırdığı ihtilafları ve geniş çaplı etkilerini görmemezlikten gelemeyiz.
İç içe geçmiş krizlere vereceğimiz cevaplarda ayrıştırıcı nefret söylemlerinin çözümlerimizi şekillendirmesine izin veremeyiz. Şimdi, insanlığın bu zorluğa karşı sorumluluk üstlenmesi, risk altında olan ve bu krizlerin ortaya çıkmasında en az rol oynamış olanları ilk sıraya koyan politikaları taahhüt etmesinin zamanı. Göçmen adaleti olmadan iklim adaleti, iklim adaleti olmadan göçmen adaleti olamaz.