Bu sene üçüncüsünü yayımladığımız, BIST 30 Endeksi’nde yer alan şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını detaylı bir şekilde analiz ettiğimiz raporda, şirketlerin iklim kriziyle mücadelede ne yazık ki hâlâ yetersiz kaldığını görüyoruz.

Net sıfır ve karbon nötr hedefleri açıklayan şirketlerin sayısındaki artış olumlu olsa da, bu hedeflere ulaşmak için somut ve hızlandırılmış adımlar atılması gerekiyor. Şirketlerin, karbon emisyonlarını azaltma, iklim ve çevre dostu teknolojilere yatırım yapma ve iklim risklerini önceliklendirerek stratejik kararlarını bu doğrultuda şekillendirme konularında daha güçlü taahhütlerde bulunması şart. İklim krizi, ekonomik büyümeden ayrı tutulamayacak kadar kritik bir mesele; bu nedenle özel sektörün, sürdürülebilirlik stratejilerini genişleterek daha şeffaf ve hesap verebilir bir yapıya kavuşması büyük önem taşıyor.


Sürdürülebilirlik ve BIST 30: İklim için neden kritik?

BIST 30, Türkiye’nin en büyük şirketlerini barındırıyor. Dolayısıyla bu şirketlerin performansı, hem piyasalara hem de kamuoyuna güçlü bir mesaj veriyor. İklim ve sürdürülebilirlik meseleleri ise artık sadece çevre odaklı bir “duyarlılık” konusu olmaktan çıkıp küresel rekabetçiliğin vazgeçilmez parçası hâline geldi. Büyük sanayi kuruluşları ve holdinglerin, geleceğin dünyasında yer alabilmek için karbon ayak izlerini düşürmesi, enerji verimliliğini artırması ve yenilenebilir kaynaklara yönelmesi kaçınılmaz.

Raporumuz, BIST 30’daki birçok şirketin hâlâ gereken hıza ulaşamadığını gösteriyor. Bazılarının sağlam yol haritaları, net sıfır hedefleri ve şeffaf raporları olsa da, genel ortalamada hâlâ yeterli ilerleme kaydedilmediği aşikâr.


ESG risk skorlarında tırmanış: Şirketler neden yeterince ilerleyemiyor?

Sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda akla ilk gelen kavramlardan biri de ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) skorları. Bu skorlar şirketlerin yalnızca karbon emisyonlarına değil, toplumsal ve kurumsal yönetişim standartlarına da baktığı için oldukça kapsamlı bir bakış açısı sunuyor. Ancak 2023 verilerine göre yüksek ve “ciddi yüksek” risk kategorisinde değerlendirilen BIST 30 şirketlerinin oranının bir önceki yıla kıyasla artmış olması, tedirgin edici bir tabloyu gözler önüne seriyor. Bu, şirketlerin iklim değişikliği ve diğer sürdürülebilirlik konularında somut eylem planları geliştirmekte ya da uygulamakta geç kaldığı anlamına geliyor.
Dikkati çeken bir başka sorun da raporlamadaki eksiklikler. Henüz 2023 yılı emisyon verilerini açıklamayan 7 şirket var. Kurumsal şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından büyük önem taşıyan bu verilerin eksikliği, hem yatırımcıların hem de kamuoyunun şirket performansını sağlıklı biçimde değerlendirmesini engelliyor.


Net sıfır hedefleri: 2050 çok mu uzak?

İklim kriziyle mücadelede, pek çok ülke ve kuruluş 2050 yılını “net sıfır” hedefi için kritik bir eşik olarak belirlemiş durumda. Raporumuzda da 2050’yi net sıfır yılı olarak açıklayan şirketlerin sayısının 12 olduğunu görüyoruz. Yani bu 12 şirket, faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını 2050 itibarıyla bütünüyle (veya büyük oranda) sıfırlamayı taahhüt etmiş durumda. Ayrıca 11 şirket de karbon nötr için çeşitli tarihler paylaşmış. Bu kuşkusuz olumlu bir gelişme. Ancak bu rakamlar, iklim krizinin geldiği nokta göz önüne alındığında, bizi “rahatlatmaktan” henüz çok uzak.

Öte yandan, 2023 içinde Erdemir, Petkim ve Tofaş gibi büyük oyuncuların net sıfır hedeflerini duyurması, değişimin mümkün olduğunu kanıtlıyor. Diğer şirketlerin de benzer bir iradeyle ve şeffaf ara hedeflerle (örneğin 2030 ya da 2035 itibarıyla) karbon azaltım yolculuklarını netleştirmeleri gerekiyor. Çünkü 2050 gibi uzun vadeli bir tarihin, her 5–10 yıllık dönemde ara hedefler olmaksızın ciddiye alınması pek kolay değil.


Temiz enerji, emisyon azaltımı ve iyi örnekler

Tüm bu karamsar tablonun yanında olumlu örnekler de göze çarpıyor. Örneğin bazı şirketler atık ısı geri kazanımı, güneş enerjisi santralleri ve rüzgâr yatırımları gibi büyük ölçekli projeleri devreye sokarak karbon emisyonlarını önemli miktarda düşürmeye başladı. Otomotiv sektöründeki şirketler, elektrikli araç üretimine ve lojistik süreçlerde elektrifikasyona öncelik vererek geleceğe dair umut verici adımlar atıyor. Ayrıca Tofaş gibi şirketlerin onlarca enerji verimliliği projesiyle binlerce ton CO₂ salımını engellemesi, somut ve ölçülebilir kazanımların elde edilebileceğini kanıtlıyor.

BIST 30’daki sanayi devlerinin bu tür adımları yaygınlaştırması, sadece kendi karbon ayak izlerini azaltmakla kalmaz; tedarikçilerden müşterilere kadar uzanan geniş bir ekosistemde de etki yaratır. Net sıfıra giden yolda, büyük şirketler hem rol model hem de itici güç konumunda. Finansal kaynaklara, mühendislik kapasitesine ve yaygın etkiye sahip olmaları, onlara büyük bir sorumluluk da yüklüyor.


Sonuç: Gelecek için daha fazla adım

Bankacılık sektörünü hariç tutsak bile BIST 30 şirketlerinin Türkiye ekonomisindeki ağırlığı ve örnek teşkil etme potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda, bu şirketlerin sürdürülebilirlik tutumları sadece hissedarları ya da çalışanları değil, toplumu ve geleceğimizi doğrudan etkiliyor. Bu nedenle kamuoyu, sivil toplum kuruluşları, medya, akademi ve diğer tüm paydaşlar, şirketleri yapıcı bir biçimde takip etmeye devam etmeli. Sürdürülebilir, net sıfır emisyonlu bir gelecek, ancak hep birlikte ve güçlü iradelerle inşa edebiliriz.

Bu kapsamlı raporun, hem şirketlere hem de ilgili tüm kesimlere kılavuz olmasını, işletmelerin iklim dostu çözümlere yönelimini hızlandırmasını diliyoruz. Artık sadece “yeşil söylemlerle” yetinilecek bir dönemde değiliz. Dünya üzerindeki varlığımızı sağlıklı bir biçimde sürdürebilmek, bugünden atacağımız cesur adımlara bağlı.

Raporun detaylı verileri, şirket bazında analizleri, CDP skorları ve ESG puanlarına dair kapsamlı tablolara ulaşmak için tıkla.