Yenilenebilir enerjinin güç verdiği bir dünyada adalet

Yazan: Melanie Mattauch

 1

Yenilenebilir enerjideki ani yükseliş herkesin öngördüğünden daha hızlı gerçekleşiyor ve tüm enerji sistemimizi süratle dönüştürüyor. Şu anda, fosil yakıtlardan sonraki dönemin enerjisini sağlayacak sistemleri inşa ediyoruz. Ama bu ‘sadece’ enerji kaynakları ve emisyonlar ile ilgili bir mesele değil.

Günümüzde başvurduğumuz enerji çözümleri, iklim değişikliğine ve kontrolden çıkmış eşitsizlik seviyelerine neden olan bir ekonomik paradigmanın belirtilerini hafifletmeye mi çalışıyor, yoksa adalet ilkeleri üzerine kurulu bir ekonomiye geçmek için temel bir değişiklik mi yapıyor olacağımızı belirleyecek.

Adaletsizliği devam ettiren, yok edici ve sömürücü niteliğe sahip çok sayıda yenilenebilir enerji projesi mevcut.

 2

Görüntü: Western Sahara Resource Watch

Batı Sahara

Örneğin COP22’nin evsahibi olarak Fas’ın gururla öne çıkardığı yenilenebilir enerji projelerinden bazılarını ele alalım. Western Sahara Resource Watch tarafından yayınlanan yeni bir  raporda , bu projelerin giderek artan bir şekilde, işgal altındaki Batı Sahara topraklarında yer aldığı, BM barış sürecine zarar verdiği ve yağmalanan maden kaynaklarının ihraç edilmesinin önünü açıldığı yönünde eleştiriler yapılıyor.

Alman şirketler grubu Siemens, Fas hükümeti ile işbirliği içerisinde, Fas’ın Batı Sahara’dan fosfat ihracatı için elektrik üretecek 22 rüzgar değirmeni kuracak.

 3

Görüntü: Flickr/ Heather Sunderland

Sápmi, Kuzey Kutbu

Kuzey Avrupa’da, iklim değişikliği, madencilik, altyapı projeleri ve … mega rüzgar parkları, yerli Sami halkının yaşam kaynaklarını çok ciddi ölçüde tehdit ediyor.

Sami toplulukları, geleneksel topraklarında rüzgar çiftliklerinin inşa edilmesine karşı. Çünkü bunlar, ren geyiği çobanlığının ortadan kalkmasına neden olabilecek bir tehdit oluşturuyor.

Rüzgar parkları, ren geyiklerinin meralara ve çobanlık yollarına ulaşmalarını engelliyor, bu da son yıllarda kutup bölgesinde iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle görülen  ren geyiklerinin açlıktan toplu ölmeleri riskini artırıyor. 

4

Görüntü: Cuernos de Negros ormanının derinliklerinde bir manzara

Filipinler

Yine, yenilenebilir enerji adına, Filipinler’de Cuernos de Negros bölgesinde doğal ormandan geriye kalan ağaçlardan 576’sı, bir jeotermal enerji projesinin genişletilmesi yüzünden kesildi. Bu projenin arkasındaki şirket, ilave genişletme için onay bekliyor. Bu onay verilirse, ormanlık alanda yeni kesimler yapılacak.

Bu proje, nesli tehlikede olan türleri ve Negros Oriental eyaletinin tüm güney bölgesinin bağlı olduğu yaşamsal bir su kaynağını tehdit ediyor.

Filipinler’deki gruplar, Paris İklim Anlaşması’ndan sonra, yerel topluluklara ve çevreye zarar veren büyük çaplı yenilenebilir enerji projelerinin giderek daha hırsla dayatıldığını bildiriyor. 

5

“Herkes için iklim adaleti”, Fas, COP22, İklim Adaleti Yürüyüşü. Fotoğraf: Hoda Baraka

İnsanların ve çevremizin iyiliğini göz ardı eden bu türden yenilenebilir enerji projeleri, neden %100 yenilenebilir hedefinin yeterli olmadığını gösteriyor. Eğer başvurduğumuz sözde çözümler adaletsizlik ve eşitsizliği devam ettirirse, bırakın iklim adaletini, iklim değişikliği ile başa çıkmada bile kalıcı ve yeterince hızlı bir etkiye sahip olamayacaktır.

İklim değişikliğini inkar eden birinin Beyaz Saraya seçilmesi, Brexit ve Avrupa’nın değişik ülkelerinde aşırı sağcı popülist siyasetçilerin yükselişte olması gibi yakın zamanda yaşanan siyasi gelişmeler, eşitsizliğin, iklim değişikliği konusunda ilerleme sağlamayı zorlaştıran koşulları nasıl oluşturabildiğini bize hatırlatıyor.

Karşımızdaki zorluk, fosil yakıtların yerine yenilenebilir enerji kaynakları koymanın ötesinde. Başvurduğumuz çözümlerin insanların iyiliğine öncelik vermesi, büyüme odaklı ekonomimizin ve kısa vadeli yaklaşımlarımızın statükosuna meydan okuması gerekir.

Bunlara, daha az enerji kullanırsak veya ekonomimiz küçülürse refahımızın gerileyeceği varsayımından vazgeçmek de dahil. Bu aynı zamanda şu andaki hareket etme, yaşama ve çalışma şeklimizde temel değişiklikler yapmayı ele almak anlamına geliyor.

Yenilenebilir enerjiye hızlı geçişin öncüleri yerel topluluklar oldu. Alttan gelen bu değişimde topluluklar, kendi enerjilerinin kontrolünü ellerine aldılar; bunun sonucunda eski dünyanın fosil yakıt devlerinin iş modelleri giderek işe yaramaz hâle geldi.

Her zamanki iş modellerine bağlı kalmadan yenilik yapan topluluk temelli insiyatifler, ileriye doğru sürdürülebilir ve adil bir yol gösteriyor.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, fosil yakıt şirketleri, yoğun bir şekilde lobi faaliyetleri sürdürerek topluluk temelli projelerin başlatılmasını ve büyümesini zorlaştırmaya çalışıyor.

Örneğin Almanya’da son aylarda kabul edilen yasalar, kooperatifler ve yurttaşların öncülük yaptığı yenilenebilir enerji projeleri için ekonomik riskleri o ölçüde artırıyor ki, ülkede yenilenebilir enerjinin çarpıcı yükselişini mümkün kılan türden projelerin giderek gerçekleştirilemez olacağından endişe ediliyor.

Ya da İspanya’nın ‘güneş vergisi’, ki güneş enerjisi ile kendi elektriğini üreten hanelerin ödeme yapmasını gerektiriyor.

Bizler, bu engellere karşı mücadele etmek, adaletsizliğe karşı koymak ve dünyamızı şu anda dönüştürmeye başlamış olan adil çözümleri yaygınlaştırmak için çalışmak zorundayız.