Uzmanlara göre “günü kurtarma psikolojisi” çoğu zaman düşünüldüğü gibi zamanı yönetmek konusunda beceriksizlik değil, kısa dönemdeki olumsuz duygudan kaçınmak için başvurulan bir yol olarak tarifleniyor.
Bunun sebebi olarak da adım atılması gereken konuda konfor alanını zorlaması ve bu zorlanmadan kaynaklı isteksizlik olduğu öne sürülüyor. Bu durum sadece kişiler özelinde değil kurumlar ve topluluklar özelinde de yaşanıyor. Örneğin uzun vadeli ve kapsayıcı bir projeye yatırım yapmak yerine kısa vadede geçici çözümler üretmek gibi.
Halihazırda en yoğun olarak Avrupa’da yaşanan arz-talep dengesizliği kaynaklı Enerji Krizi’nin yansımalarını ülkemizde de görüyoruz.
Fosil yakıtların fiyatları ve elektrik fiyatları tüm dünyada tarihi rekorlar kırıyor. Haliyle bu da son kullanıcılara yansıyor, kullanıcıların elektrik faturaları kabarıyor. Tıpkı çok yakın bir tarihte Türkiye örneğinde de olduğu gibi.
Peki bunun “günü kurtarma psikolojisi” ile ne ilgisi var diyebilirsiniz. Cevap ise çok net: Şayet herhangi bir yakıt maliyeti olmayan yenilenebilir teknolojiler çok daha önce ve çok daha fazla kapasitede yatırım yapılarak hayata geçirilmiş olsaydı tüm fiyat artışlarının önüne geçilebilirdi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam içerisindeki payı arttıkça fosil yakıtlara ihtiyacın azalarak sona ermesi, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara da maruz kalınmayacağı anlamına geliyor.
Bu nedenle yeşil bir enerji dönüşümü, sadece dünyanın geleceği ile ilgili değil mevcut ekonomik koşulların da iyileştirilmesi için kritik önem taşıyor.
Elektrik fiyatındaki artışlar, yenilenebilir santrallerin çok daha fazla kapasite ile ve çok daha önceden hayata geçirilmiş olması gerekliliğini gösteriyor, çözüm yine yeşil dönüşümden geçiyor.
Tıkla, Adana Sugözü’nde yeni kömürlü termik santral istemeyenlere destek ver
Bundan sonra yapılması gereken ise artık anlık olarak, günü kurtarma psikolojisiyle hareket etmek yerine tüm ülkenin takip edeceği ve her kesimin kendi üzerine düşeni de tanımlayacağı bir yeşil dönüşüm vizyon sunulması.
Unutulmaması gereken kritik konu ise, adil bir yeşil dönüşüm için ise bu vizyonun katılımcı bir şekilde kurgulanması ve uzun vadeli planlamaların yapılması. Ancak bu sayede fosil yakıtlara bağımlılığımızı azaltabilir ve elektrik faturalarını da düşürmüş oluruz.