(Payal Parekh – 14 Eylül 2018)

Dünyanın dört bir yanında (Antartika’da bile) çeyrek milyon insanın Rise For Climateİklim İçin Ses Ver’e katılmasının coşkusu ardından, güneydoğu ABD’yi etkisi altına alan Florence Kasırgası ve Pasifik’teki Süper Tayfun Mangkhut (Filipinler’de Ompong olarak biliniyor), ayaklarımı tekrar sıkıca yere indirdi.

Florence Kasırgası’nın şiddeti Kategori 1’e düşerken, saatte 150 km hızla karayla buluştu. Aşırı yağışlar ve fırtına dalgası ilerleyen saatler ve günlerde bekleniyor. New York’un adeta kilitlenmesine sebep olan da Sandy Kasırgası ardından gelen fırtına dalgasıydı.

Bu sırada yerkürenin diğer tarafında, Süper Tayfun Mangkut’un yarın saatte 260 km hızla Kuzey Filipinler’i, Tayvan’ı, Güney Çin’i sabah erken saatlerden itibaren vurması bekleniyor. İnsanlar tahliye ediliyor ve çiftçiler hızlıca mahsullerini toplamaya çalışıyorlar. Filipinler’deki arkadaşımla yapacağım telefon görüşmesini ertelemek zorunda kaldık zira şimdiden elektrikler gitmiş durumda.

Yazının kaleme alındığı tarih sonrasında Mangkhut Kasırgası, Filipinler’de 25 kişinin ölümüne sebep oldu. Kasırga, Çin’e doğru ilerliyor

Açıkca söyleyelim, iklim değişikliği ve bu tip fırtınalar arasında doğrudan bir bağlantı var. Bu tip olaylar artık iklim değişikliğine atfediliyor, zira iklim değişikliği olasılıklarını arttırıyor.

İklim değişikliği sebebiyle okyanuslar ve atmosfer ısınmış durumda. Isınan suyun üzerinden geçen fırtınalar, enerjiyi ve daha fazla nem tutan ısınan havayı topluyor, bu da daha fazla yağış ve fırtınaya sebep oluyor. Son olarak denizlerdeki yükselmenin sonucunda da fırtına dalgaları daha şiddetli hale geliyor.

Ve iklim değişikliğinin zalim ironisi, iklim değişikliğine en az etkisi olan fakir, yerli ve farklı kökenli toplulukların en büyük darbeyi alıyor olması. Bu gruplar aynı zamanda iklim değişikliğinin sonuçlarıyla mücadele etmek için en az kaynağa sahip olanlar ki bu da eşitsizliğin boyutunu arttırmakta.

Ancak bu topluluklar Rebecca Solnit’in “A Paradise Built in Hell” (Cehennemde inşa edilen Cennet) de etkili bir biçimde anlattığı gibi, aynı zamanda karşılaşılan zorluklara karşı en becerikli ve dirençli grupları oluşturuyorlar, yeni olasılıkları inşa ediyorlar.

Yerküre 0.9°C ısınmış durumda ve dünyanın dört bir yanında insanların evleri ve yaşam alanları çoktan yıkıma uğradı. Fosil yakıtları yerin altında bırakmak için yapabileceğimiz her şeyi yaparak küresel ısınmayı mümkün olduğunca sınırlandırmak zorundayız. Aynı zamanda, iklim değişikliğine karşı uyum ve dirençe yönelik girişimlerimizin eşit ve adil olmasını garanti altına almak zorundayız.

Almanya’da Hambach Ormanları’nı son altı senedir korumaya sebat etmiş, (çoğunlukla) genç insanların bizlere gösterdiği gibi hükümetleri ve şirketleri fosil yakıt bağımlılıklarından koparmamız ve daha eşitlikçi, daha adil bir dünyayı yaratmamız gerekiyor.

Hambach Ormanları’ndaki 60 ağaç evden biri. 150 kadar kişi ormanın yok edilmesine karşı bu ağaç evlerde yaşıyorlar.

 

Hambach Ormanları’nı savunanların eylemleri ve bölgedeki yerli toplulukların ve kömür karşıtı hareketin geniş tabanlı muhalefeti, RWE Enerji Şirketi’nin bitmek bilmeyen linyit madeni genişlemesini durdurdu ve bazı köylerin yok edilmesini engelledi. Şu anda, Hambach Ormanı’ndaki “iklim süper kahramanları” zorla tahliye edilseler de, mücadelelerini sürdürmek için yemin ettiler ve bu yemin Almanya’nın dört bir yanında dayanışmayla karşılandı.

14 Eylül’de Berlin’de RWE Enerji Şirketi’nin yatırımcısı Deutsche Bank’ın Berlin şubesinde iklim aktivistleri Hambach Ormanı’ndaki tahliyelerin son bulması için bir araya geldi. Deutsche Bank 2012 – 2017 yılları arasında RWE’ye 800 milyon Euro yatırım yaptı.

 

Durum uğursuz ve kötü gözüktüğünde bir arada mücadele edersek her birimiz süper kahraman olabiliriz. Eğer biz olmazsak, kim olacak?