Barack Obama iklim değişikliği hamlelerinin, Donald Trump ile gelen yönetim tarafından geri alınmayacağından emin olmak için elini çabuk tuttu. Aralık 2016’da Kuzey Kutbu’ndaki federal mülkiyette bulunan okyanus sularının %98’inde, Atlantik’teki 31 mercan kanyonunda, New England ve Virginia arasında kalan sularda sondaj yasağının getirildiğini açıkladı.
Aynı zamanda Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Kanada’nın kuzey kutup bölgesindeki sularında, yeni lisans yasağını beş yıl süreyle yürürlüğe koyacağını açıkladı.
A ban on drilling in Arctic waters helps protect the planet we share. Proud to take this step with @JustinTrudeau & the Arctic communities. https://t.co/4Ry1goEakF
— President Obama (@POTUS) December 20, 2016
“Arctic(kuzey kutup bölgesi) sularındaki sondaj yasağı, paylaştığımız gezegeni korumaya yardımcı olur. @JustinTrudeau ve Arctic toplulukları ile bu adımı birlikte atmaktan gurur duyuyoruz.”
Dış Kıta Sahanlığı Yasası’nda, A.B.D. başkanının bölgeyi yatırıma kapatabileceği belirtilirken, sonraki yönetimlerin bölgeyi eski haline döndürme yetkileri ile ilgili bir konudan bahsedilmiyor. New York Times’ın raporu, Obama’nın varislerinin bu yasanın birkaç yıl bile olsa bölgeyi korumasını ve onları bekleyebilecek hukuk savaşlarında zaman kazanmayı hedeflediğini belirtiyor.
Kısa vadeli de olsa, Obama’nın bu hamlesi sayesinde bazı nadir balık türleri, derin su mercanları, Grönland balinaları ve kutup ayıları gibi birçok canlı korunuyor.
Bu eylem, birçok kesim tarafından kutlandı. Özellikle bilim insanları iklim değişikliğini 2, hatta mümkünse 1.5 derecede tutmak istiyorsak, daha fazla fosil yakıt (petrol, kömür, gaz) çıkaramayacağımızı ısrarla söylüyorken aksi çılgınlık olurdu. Kuzey Kutbu’nun erimesi ile petrol şirketleri hırsla daha fazla petrol çıkartmak için zaman aralıklarının genişlemesine seviniyordu. Onlar petrol çıkarttıkça Kuzey Kutbu buzulları giderek daha da eriyor, güneş ışınlarını hapsetmek yerine okyanus ısıyı iyice hapsediyor. Bu geri besleme mekanizması sayesinde iklim değişikliği önünü alamayacağımız noktalara gidiyordu. Hala umudumuz var. Mücadele devam ediyor.