06.11.2021

Biz Köylüler, Çiftçiler, Topraksız Bırakılanlar, Suyu Elinden Alınanlar, Üretici iken Tüketici Olmaya Zorlananlar, Kendinin Efendisiyken Şirketlerin Kölesi Olmak Zorunda Bırakılanlar, Nefesi Kesilenler, Hastalığa ve Ölüme Mahkum Edilenler;

Biz İkizköylüler ACİLEN İKLİM ADALETİ İstiyoruz!

Çünkü 40 yılı aşkındır, kömür madeni için dağları, vadileri yok ederlerken, ne yeraltında ne yer üstünde su bıraktılar, ne de huzur. Toprağın, ağacın, kuşun, kurdun, insanın payından alıp termik santrale peşkeş çektiler suyu. Şimdi bir de iklim krizi yüzünden yaşanmaya başlanan kuraklık var başımızda. 

Tam 40 yıldır elektrik üretiyoruz diye kömür yakıyorlar yanıbaşımızda. Düpedüz soluğumuzu kesiyorlar dumanıyla; nefes alamıyoruz. Çocuklarımız hasta oluyor; insanlarımız genç yaşta kötü hastalığa yakalanıp yaşamını yitiriyor. Şimdi bir de iklim kriziyle gelen salgınlar, kronik hastalıklar, ani ölümler var karşımızda. 

Hayvanlarımız sakat doğuyor; zeytinlerimiz meyve vermiyor. Bir zamanlar bire bin veren toprağımız artık anca karnımızı doyuruyor. Şimdi bir de değişen iklimlerle gelecek kıtlık var kapımızda. 

Kömür için on binlerce dönüm ormanımızı yok ettiler yıllarca. Bugün hala, termik santrallerin bacalarından çıkan karbonu tutabilecek tek dayanağımızı, Akbelen Ormanını elimizden almak için uğraşıyorlar. 

Bugüne kadar kömür çıkarılsın diye toprağından, evinden, köyünden oldu binlercemiz. Şimdi artan sıcaklar, kuraklık, susuzluk, kıtlık tehlikesiyle belki yüz binlercemiz için yurdundan mecburen göç etme ihtimali var ufukta. 

Hiçbirinden sorumlu olmadığımız zincirleme felaketlerle karşı karşıyayız. 

Ama sorumluları biliyoruz. Toplumun enerji ihtiyacını karşılamak için değil, ucuz ve kolay yoldan zengin olmak için kömürden vazgeçmeyenler. Devletin teşvikleriyle, satın alma garantileriyle, vergi indirimleriyle, bir yılda 180 milyon dolar kâr edip, 1500 işçiye bu kârın %7’si kadar bile ödemeyen şirketler.

Toprağına sahip çıkıyor diye işçiyi işiyle tehdit edenler. Ormanları parçalayıp yok edip, fidan diktik diye övünenler. Köylüyü marketten çiçek yağı almaya mecbur bırakıp, zeytinyağı üretiyoruz diye reklam yapanlar. Ve bunlara her türlü kolaylığı sağlayanlar, yolu açanlar. Bu ve benzeri hikayelerin tüm dünyadaki başrol oyuncuları.

Ama biz de boş durmayacağız. Yeryüzünün yıkımı ile birlikte hastalığa, yoksulluğa, açlığa, susuzluğa, evsizliğe, topraksızlığa, güvencesizliğe mahkum edilen bizler, çiftçiler, köylüler, işçiler, işsizler, çocuklar, gençler, kadınlar, tüm mağdur edilmişler olarak kömürün ve kâr hırsının egemenliğini yıkacağız. 

İklim krizinden ancak böyle kurtulacağız. İklim adaletini biz kuracağız. 

Ve elbette #AkbelenOrmanınıVermeyeceğiz!

İkizköy Çevre Komitesi ve KARDOK Derneği