Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği ön planda tutularak küresel enerji sisteminin karbonsuzlaştırılması sadece küresel ısınmayı2ºC ile sınırlamayacak aynı zamanda ekonomik fayda sağlayacak.
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) yeni bulgular içeren raporunu bugün açıkladı. Küresel enerji üretiminden kaynaklanan karbon dioksit (CO2) emisyonları 2050 yılına kadar %70 oranında azaltılabilir ve net ekonomik fayda elde eden bir biçimde 2060 yılına kadar aşamalı olarak sıfırlanabilir. Berlin Enerjide Dönüşüm Diyaloğu vesilesiyle açıklanan Enerji Dönüşümü Perspektifleri: Düşük Karbonlu Enerjiye Geçiş İçin Gerekli Olan Yatırım İhtiyaçları (Perspectives for the Energy Transition: Investment Needs for a Low-Carbon Energy Transition) isimli rapor, G20 ülkelerinde ve küresel düzeyde yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin artarak yaygınlaşmasının küresel ısınmayı 2ºC derecenin altında tutmak için gerekli olan emisyon azaltımlarını gerçekleştirebileceğini ve böylece iklim değişikliğinin en ciddi etkilerini önleyebileceğini öne sürüyor.
GLOBAL EKONOMİ BÜYÜYECEK
Yenilenebilir enerjinin elektrik üretiminde payı 2050 yılına kadar 2015 yılındaki yüzde 15’den yüzde 65’e çıkacak. Bu süreçte yapılacak yatırımlar 6 milyon istihdam yaratacak.
Rapora göre, Paris anlaşması çerçevesinde küresel ısınmayı durdurmak için yapılacak olan yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımları sadece gezegeni yaşanabilir tutmayı sağlamayacak, aynı zamanda global ekonomiyi 2050 yılına kadar yıllık yüzde 0.8 oranında büyütecek. Bu büyümenin parasal hacmi ise 19 trilyon dolar olarak ifade ediliyor.
IRENA Genel Direktörü Adnan Z. Amin, “Paris Anlaşması’nda iklim değişikliği için harekete geçme konusunda bugüne kadar rastlanmamış bir uluslararası kararlılık sergilendi. Odaklanmamız gereken nokta, sera gazı emisyonlarının neredeyse üçte ikisinin kaynağı olan küresel enerji sisteminin karbonsuzlaştırılmasıdır.” açıklamasında bulundu. Amin’e göre, “Artık, enerji dönüşümünün ekonomik açıdan faydalı olduğu iddiası her zamankinden daha kuvvetli. Günümüzde, tüm dünyada yeni kurulan yenilenebilir enerji tesisleri, fosil yakıtlı enerji tesislerinde üretilenden daha az maliyete elektrik üretecekler. Karbonsuzlaştırma 2050 yılına kadar sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edebilir ve yenilenebilir enerji sektöründe istihdam yaratabilir. Küresel enerji sistemini değiştirebilmek için iyi bir noktadayız, fakat başarılı olup olmayacağımız acil olarak eyleme geçmemize bağlı zira gecikmeler karbonsuzlaştırma maliyetlerini yükseltecektir”.
Her ne kadar genel olarak enerji sisteminin karbonsuzlaştırılması için gerekli olan enerji yatırımı azımsanmayacak kadar büyük olsa da (2050’ye kadar 29 trilyon ABD doları harcama), bu rakam küresel GSYİH’nin yalnızca küçük bir yüzdesine (%0.4) denk geliyor. Ayrıca IRENA’nın makroekonomik analizine göre, bu tür bir yatırım, diğer destekleyici politikalar ile birlikte ekonominin de canlanmasını sağlayacak:
- 2050 yılında küresel GSYİH’yi %0,8 oranında artıracak,
- Yenilenebilir enerji sektöründe sağlayacağı istihdam ile fosil yakıt sektöründe yaşanacak iş kayıplarını çok rahat telafi edebilecek, ayrıca enerji verimliliği faaliyetleriyle de istihdam yaratacak,
- Azalan hava kirliliği sayesinde ortaya çıkacak önemli çevre ve sağlık faydalarıyla insan sağlığını iyi yönde etkileyecek.
2015 yılında enerji üretiminden kaynaklanan küresel CO2 emisyonu 32 gigaton (Gt) olarak ölçüldü. Raporda, ısınmayı endüstri çağı öncesi seviyelerine göre en fazla iki derece ile sınırlamak için emisyonların sürekli olarak azaltılarak 2050 yılına kadar 9.5 Gt’ye düşürülmesi gerektiği ifade ediliyor. Enerji üretiminden kaynaklanan CO2 emisyon azaltımının %90’ı yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması ve enerji verimliliğinin artırılması ile gerçekleştirilebilir.
Günümüzde yenilenebilir enerji, küresel enerji üretiminin %24’ünü ve birincil enerji arzının %16’sını teşkil ediyor. Rapora göre, karbonsuzlaştırmanın gerçekleştirilebilmesi için yenilenebilirlerin 2050 yılına kadar elektrik üretiminin %80’ini ve toplam birincil enerji arzının %65’ini oluşturması gerekiyor.
Rapor, enerji sektöründeki değişimin elektrik üretimi sektörü ile kısıtlı kalmaması ve tüm nihai kullanım sektörlerinde yaşanması gerektiğini belirtiyor. Yenilenebilir enerjinin, özellikle güneş ve rüzgardaki sürekli ve hızlı büyümeye bağlı olarak ve yeterli şebeke ve yeni işletim uygulamalarıyla beraber, 2050 yılında enerji üretiminin başlıca kaynağı olması gerekiyor. Buna ek olarak, binalar, sanayi ve ulaşım sektörünün daha çok biyoenerji, güneş enerjisine dayalı ısıtma ve yenilenebilir kaynaklardan elde edilen ve geleneksel elektrik üretiminin yerine geçebilecek elektrik ihtiyacı var. Elektrikli arabaların 2050 yılında otomobil piyasasına hakim olmaları gerekiyor.
Rapor, kolaylaştırıcı bir çerçeve oluşturulmasına ve enerji piyasalarının yeniden tasarlanmasına yönelik politika çalışmaları yapılması gerekliliğini ortaya koyuyor. Daha güçlü fiyatlar ve karbon ücretlendirme uygulaması, diğer önlemlerle birlikte eşit şartlı bir faaliyet alanı oluşturulmasına yardımcı olabilir. Ayrıca IRENA raporu enerjiye erişimi olmayan toplulukların ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulmasının öneminin altını çiziyor.
Raporun İngilizcesini buradan indirebilirsiniz.
IRENA (International Renewable Energy Agency- Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı) hakkında
IRENA, 150 üye (149 ülke ve Avrupa Birliği) tarafından yenilenebilir enerji işbirliği ve bilgi değişiminin küresel merkezi olarak yetkilendirilmiştir. 27 ülke ise üyelik aşamasındadır ve aktif katılım sağlamaktadır. IRENA, sürdürülebilir kalkınma, enerji erişimi, enerji güvenliği ve düşük karbonlu ekonomik büyüme ve refah için her tür yenilenebilir enerjinin yaygın ve sürdürülebilir kullanımını teşvik etmektedir.
www.irena.org.
Kaynak: IRENA, Enerji Günlüğü