Geçtiğimizin ayın başında Carbon Brief tarafından yayımlanan Jocelyn Timperley imzalı “Carbon Brief Profile: Turkey” adlı çalışmanın Türkçe versiyonu bugün (8 Haziran) yayımlandı. Çalışma; Siyaset, Paris Anlaşması Taahhüdü, Özel Koşullar, İklim Finansmanı, Kömür, Yenilenebilir Enerji, Nükleer, İklim Yasaları, Piyasa Temelli Araçlar, İklim Değişikliği Etkileri ve Uyum olmak üzere toplamda 10 bölümden oluşurken, Türkiye’nin artan emisyonlarını ve bu emisyonları azaltmak için neler yaptığını inceleme altına alıyor.
Türkiye, en çok sera gazı salınımı yapan 20’inci ülke. Ülkenin, gelecek yıllarda emisyonlarının artması bekleniyor | @jloistf https://t.co/6XBLAyY7lo pic.twitter.com/dJC9XEUwos
— Carbon Brief (@CarbonBrief) June 8, 2018
Çalışmanın birinci kısmı olan “Siyaset” bölümünde Türkiye’nin yakın tarihine kısaca değinilirken uzun zamandan beri, iklim değişikliğiyle yeterli derecede mücadele etmemekle eleştirildiği bilgisi yer alıyor. Çalışmada iklim değişikliği kapsamında da AB ile olan ilişkilerin gerildiğine işaret ediliyor. Bu bölümde aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın enerjiyi önemli bir dış politika unsuru olarak gördüğü de belirtiliyor.
“Paris Anlaşması Taahhüdü” adlı ikinci bölümde ise Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçevesi Sözleşmesi’nin (UNFCCC) uluslararası iklim görüşmelerinde herhangi bir resmi müzakere blokunda yer almayan birkaç ülkeden biri olmasıyla birlikte bunlar arasındaki en yüksek emisyona sahip olan ülke olduğu bilgisi paylaşılıyor ve emisyon rakamlarına yer veriliyor. Bu kapsamda Türkiye’nin ulusal katkı beyanı da değerlendiriliyor.
Türkiye’nin İklim Finansmanı Çıkmazı
Çalışmanın bir sonraki bölümü “Özel Koşullar” da Türkiye’nin UNFCCC nezdinde kendisine, özel ulusal koşullarına bağlı olarak, özel konumunun tanınması talebi ele alınıyor ve ardından yaşanan süreç anlatılıyor. “İklim Finansmanı” bölümünde ise Türkiye’nin ulusal katkı beyanında uluslararası finansal destek talep ettiğine değinilirken Türkiye’nin halihazırda birçok çok taraflı kalkınma bankası ve ikili kanallardan önemli miktarda finansman sağladığı, birçok finans kurumundan da teknoloji ve kapasite geliştirme için para aldığı belirtiliyor. Bu bölümde aynı zamanda yakın bir tarihte yayımlanan bir rapora referans verilerek Türkiye’nin 2013 ve 2016 yılları arasında yılda ortalama 667 milyon euro ile kendisinden daha kırılgan olan en az gelişmiş ülkeleri (LDC) de geride bırakarak, en fazla AB iklim finansmanı alan ülke olduğu ifade ediliyor.
“Kömür” bölümünde Türkiye’nin enerji politikası üzerinden yerli kömüre verilen önem tartışılıyor ve kömürden üretilen elektrik miktarı hakkında bilgi veriliyor. Bunlarla birlikte devletin kömüre verdiği teşvikten de çalışmada bahsedilirken Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) projesinin Türkiye için ne anlam taşıdığı tartışılıyor. Bir sonraki bölüm olan “Yenilenebilir Enerji”de ise Türkiye’nin bu alandaki politikası Ulusal Katkı Beyanı ve 2014 Yenilenebilir Enerji Eylem Planı üzerinden değerlendiriliyor ve bu alanda hangi noktaya ulaştığı/ulaşmaya çalıştığı ortaya konuyor.
İklim Yasaları Ne Durumda?
Çalışmanın “Yenilenebilir Enerji”den sonra gelen “Nükleer” bölümünde bu alandaki gelişmeler aktarılırken özellikle Akkuyu nükleer santralının 2019 itibarıyla tamamıyla operasyonel olması beklendiği, ancak santralda bugüne kadar birçok gecikme yaşandığı vurgulanarak santralın 2023 açılış hedefinin de zor göründüğü ifade ediliyor.
“İklim Yasaları” bölümünde ise Türkiye’nin 2005 yılında yürürlüğe soktuğu Yenilenebilir Enerji Yasası, 2007 tarihli bir yasa ve 2013 Elektrik Piyasası Yasası inceleniyor. Bu yasalarla birlikte İklim Değişikliği Stratejisi, İklim Değişikliği Eylem Planı ve Enerji Verimliliği Eylem Planı da değerlendiriliyor.
Çalışmanın “Piyasa Temelli Araçlar” bölümünde Türkiye’nin karbon piyasalarındaki faaliyetleri ve bu kapsamda oluşturduğu yönetmelik çerçevesine göz atılıyor. “İklim Değişikliği Etkileri ve Uyum” bölümünde ise Türkiye’nin de bulunduğu Akdeniz Havzası’nda iklim değişikliğinin nelere sebep olabileceğine yer verilirken, UNFCCC’ye sunulan Beşinci Ulusal Bildirimi ve Türkiye Ulusal Katkı Beyanı da bu kapsamda inceleniyor. Bunlarla birlikte 2010 İklim Değişikliği Stratejisi ve 2011 tarihli İklim Değişikliği Eylem Planı da değerlendirilen çalışmalar arasında yer alıyor.
(Kaynak: İklim Haber)