Yeni bir ekonomik analize göre, küresel Paris Anlaşması’nda yer alan iklim değişikliğine karşı en zorlu hedefe ulaşmak dünyayı, karbon emisyonlarını azaltmanın oluşturacağı maliyetten çok daha fazlası olan 30 trilyon dolarlık bir zarara karşı koruyacak.

Dünya nüfusunun %90’lık bir kısmını ifade eden çoğu ülke, küresel ısınmayı endüstrileşme öncesi dönemin 1,5 derece üstünde tutmayı başarabilirse ekonomik olarak faydalanacak. Bu tespit, neredeyse bütün dünyanın en fakir ülkelerini kapsarken; iklim hareketinin çok masraflı olduğunu söyleyen ABD başkanı Donald Trump’ın iddiasının aksine dünyanın en büyük üç ekonomisi oluşturan Amerika, Çin ve Japonya’yı gibi ülkeleri de içine alıyor.

Avustralya ve Güney Afrika da ulaşılacak olan hedef sonrasında ekonomik olarak karlı çıkarken bu hedefin en büyük kazananları insanın hayatta kalma sınırlarını tehdit edecek aşırı sıcak hava dalgalarından kurtulacak Orta Doğu ülkeleri olacak.

Ancak, özellikle Rusya, Kanada ve İskandinav ülkeleri gibi soğuk ülkelerin 1.5 derece hedefine ulaşılması durumunda ekonomik olarak büyümelerinin kısıtlı kalması bekleniyor. Bunun temel nedeni 2 dereceye doğru olan her ısı artışının bu ülkelerin ekonomileri için yararlı olacak olması. Her ne kadar tahminler geniş çaplı sonuçları kapsasa da, şayet en zorlu hedefe ulaşılırsa İngiltere ve İrlanda da bazı büyüme kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalabilir.

Paris İklim Anlaşması hedeflerinin ekonomik etkilerinin belirlenmesine yönelik ilk araştırmalardan biri olan bu çalışma Nature Dergisi’nde yayınlandı.  Son 50 yılın verileri göz önüne alındığında sıcaklık artışının iş verimliliği, tarım üretimi ve sağlık gibi faktörler üzerindeki etkilerinden dolayı GSYİH ve diğer ekonomik göstergeler düşüyor.

Bilim insanları bu ilişkiyi ve 40 küresel iklim modelini, 1.5C hedefinin karşılanmasının gelecekteki ekonomik etkisini tahmin etmek için kullandılar –ki dünya zaten insan eliyle oluşan ısınmanın 1 derecesini hali hazırda gördüğü için bu zorlu bir hedef. Bilim insanları ayrıca uzun süredir hedef olarak belirlenen 2 derecelik artış ve hali hazırdaki eylem planlarımızda bir artış olmazsa ulaşacağımız 3 derecelik artışın etkilerini de hesapladılar.

Yeni çalışmaya öncülük eden Stanford Üniversitesi’nden öğretim üyesi Marshall Burke “Bu yüzyılın sonunda eğer gerçekten 2 derece hedefine göre 1.5 derecelik hedefe ulaşmayı başarırsak dünya %3 oranında daha zengin olacak.” diyor ve ekliyor: “dolar üzerinden konuşacak olursak bu 30 trilyon dolarlık kümülatif bir fayda anlamına geliyor.”

Marshall Burke: “Öngörülen 1.5 dereceye ulaşma hedefinin maliyeti otuz yıl içinde aşağı yukarı yarım trilyon dolar olarak tahmin ediliyor. Yani bizim bulgularımıza göre hedefe ulaşmanın faydaları maliyetinden ağır basıyor.

“Ayrıca ibre 2 derece yerine 3 dereceyi gösterirse ek ekonomik maliyetlerin ne olacağını da hesapladık. Bu 2 dereceyle kıyaslandığında dünyaya fazladan %5-10 oranında GSYİH’ye mal olacak ve bu oran onlarca trilyon dolara tekabül ediyor ki bu oldukça büyük bir rakam.” diye ekliyor.

Araştırmacılar, ekonomik modellemelerinde önemli belirsizlikler olduğunu kabul ediyorlar, ancak iklim değişikliğini 1.5C’de tutmanın dünyadaki insanların büyük çoğunluğunun yararına olacağından emin olduklarını söylüyorlar.

Yine Stanford Üniversitesi’nden Prof. Noah Diffenbaugh da “Faydanın kesin boyutu; toplumların küresel ısınmaya adapte olabilmelerini sağlayacak temiz, ucuz iklimlendirme teknolojilerinin yaratılıp yaratılamayacağına veya iklim dengesinin bozularak, deniz seviyesindeki hızlı yükseliş gibi daha ciddi hasarların oluşmasına bağlı.  Uyarılar hem etkileri hem de mevcut duruma uyum sağlamayı içeriyor.” şeklinde görüşlerini ifade ediyor.

Ekonomik analiz, ölçüm yapılmasının zor olduğu iklim değişikliğinin temiz hava, temiz su ve verimli toprak için hayati önemdeki doğal ekosistemlerin üzerindeki etkilerini veya fosil yakıtları daha az yakmanın sağlık üzerindeki faydaları gibi konuları içermiyor. Bu gibi başlıkları da eklemek, eyleme geçmenin faydalarını arttıracak nitelikte.

Araştırma ekibinin dışından bir isim olan ABD Berkeley Üniversitesi’nden Profesör Maximilian Auffhammer, “İklim değişikliği etkilerini ekonomik zararlara çevirmek zordur. İklimin etkilerinin GSYİH’nın uzun vadeli büyümesinde ne kadar büyük olacağının tartışılmasının önümüzdeki çalışmaların önceliği haline gelmesi gerekiyor ”diyor.

Columbia Ünivesitesi’nden Prof. Wolfram Schlenker de “ Çalışmayı gerçekleştirenlerin, tahminlerini titiz bir analizle ortaya koyarak ve varsayımlarını açık bir şekilde belirterek mümkün olabilecek en iyi işi yaptıklarını düşünüyorum. “diyor.

(Kaynak: The Guardian – 23 Mayıs)