Bonn COP23 Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nin ikinci haftası başladı. Bonn’da bir yandan devlet yetkilileri Paris Anlaşması’nın uygulanmasına dair yol haritasını çıkarmaya çalışırken, diğer yandan ise devlet dışı aktörler de iklim değişikliğine karşı harekete geçiyorlar ve iklim eylemlerini arttırıyorlar.
İşte, iklim zirvesinin ilk haftasından küresel ekonominin dönüşmeye başladığını gösteren gelişmeler:
1. HSBC 100 MİLYAR ABD DOLARLIK BİR İKLİM FİNANSMAN AKIŞI SÖZÜ VERDİ.
HSBC, 2025 yılına kadar düşük karbonlu teknoloji ve kadar sürdürülebilir kalkınma doğrultusunda kullanılmak üzere 100 milyar ABD doları bedelinde finansman sözü verdi. Bu miktar, HSBC’nin iklim değişikliğiyle mücadele ve diğer “yeşil” hedefleri doğrultusundaki taahhütlerini güçlendirmek için tasarladığı önlem paketinin bir kısmını oluşturacak.
HSBC Strateji Başkanı Daniel Klier bankasının vaad ettiği bağış miktarının bir Avrupa ya da Asya finans kurumu tarafından bugüne kadar yapılan en yüksek miktar olduğu açıklamasını yaptı ve bu finansmanın bono, kredi ve yatırım aracılığıyla yapılacağını belirtti. Klier: “Karbon ayak izimizi açıklayacağız ve kredi portföyümüze karbon ücretlendirmesini içeren stres testi uygulayacağız,” dedi. (FT, 6 Kasım)
HSBC basın bülteni’nde sıralanan taahhütler:
- Belirlenen ara hedef doğrultusunda, 2025 yılına kadar elektrik tüketiminin %90’unu yenilenebilir kaynaklardan sağlamak ve nihai hedef olarak bu oranı 2030’da %100’e çıkarmak. HSBC tedarikçilerle uzun dönemli anlaşmalar imzalayarak yeni yenilenebilir enerji santrallerinin kurulmasını desteklemeyi amaçlıyor.
- Termik kömürle olan ilişkileri kısmak ve diğer yüksek karbonlu sektörlerin yenilenebilir enerjiye geçiş patikalarında aktif rol almak. Bunun için de, gelişmiş piyasalardaki yeni kömürlü termik santrallerine ve tüm dünyadaki termik kömür madenlerine verdiği finansmanı durdurmak.
- Saydamlığını arttırmak için TCFD’nin (İklimle Bağlantılı Finansal Bildirim Görev Gücü-Taskforce on Climate-Related Financial Disclosures ) önerilerini uygulamaya koymak. HSBC, önümüzdeki iki yıl boyunca grup raporlarında, iklimle bağlantılı riskler ve fırsatlara yaklaşımı hakkında daha detaylı bilgi verecek.
- Sürdürülebilir finansman ve yatırım tartışmalarında öncülük yapmak ve aktif rol oynamak. Bu, tüm sektörde uygulanacak tanımlamalar ve standartların belirlenmesini de içeriyor.
2. BNP PARIBAS KAYA PETROLÜ FİNANSMANINI DURDURUYOR.
“BNP Paribas, birincil faaliyet alanları kaya ya da kumul petrol ve gazı olan şirketlerle çalışmayı durdurarak, bugüne kadar bir uluslararası banka tarafından fosil yakıtlarla ilişki kesme yolunda atılan en sert adımlardan birini atmış olacak.” (FT, 11 Oct). Financial Times bu hamlenin finans kurumlarının yatırım ve finansman faaliyetlerinde “iklim risklerini artan bir dikkatle incelediğinin işareti olduğunu yazdı ve Fransa’da bir yenilenebilir enerjiye geçiş yasasıyla, kurumsal yatırımcı portföylerindeki iklimle ilgili risklerin açıklanması zorunluluğu getirildiğinin altını çizdi. Bir yatırım danışma şirketi olan Ravel & Co.’nun Başkanı Charles-Eduard van Rossum, iklim risklerini açıklama zorunluluğunun şirketleri bu konuda reaksiyon vermeye ittiğini söyledi ve “Birçok, hatta belki de tüm, Fransız şirketleri yatırımcıların iklimle ilgili konulara giderek daha fazla odaklanmasını da hesaba katan stratejiler uygulamaya çalıştı. Yatırımcılar, karbon ayak izi yüksek olarak algılanan şirketlere yatırım yapmaya hassasiyetle yaklaşacaktır”, dedi.
Bloomberg “BNP’nin 2020’ye kadar yenilenebilir enerji projelerin finansmanı için ayırdığı 15 milyar euro ve enerji depolama ve enerji verimliliği konularında faaliyet gösteren startup’lara 100 milyon euro yatırım hedefini tekrarladığını” belirtti. Rainforest Action’dan Kıdemli Kampanyacı Jason Opena Disterhoft: “Bu, küresel bankalar açısından kesinlikle öncü bir politika. Başka gelişmeler yaşanacağına dair de bir işaret”, dedi. (Bloomberg, 11 Oct). BNP basın bülteni, “BNP Paribas’nın Kuzey Kutbu bölgesinde petrol ya gaz sondajı ya da üretimini finanse etmeyeceğini” belirtiyor.
3. COP23: KÖMÜR VERİ TABANI TANITIMI YAPILDI
Küresel Kömürden Çıkış Listesi: “Alman çevre STK’sı Urgewald kömür alanında faaliyet gösteren 770’in üzerinde şirketi kapsayan ve finans sektörü tarafından kömüre yaptıkları finansmanları durdurmakta kullanılabilecek bir veri tabanı tasarladı.” Küresel Kömürden Çıkış Listesi (GCEL Global Coal Exit List) isimli veri tabanı, “kömür arama, kömür madenciliği ve nakliyatından kömüre dayalı elektrik üretimi ve kömürlü termik santrallerin kurulmasına kadar bir yelpazede faaliyet gösteren 770’den fazla şirket hakkında önemli istatistik bilgileri içeriyor.” Urgewald Direktörü Heffa Schuecking konu hakkında şu açıklamada bulundu: “GCEL’i finans sektörüne yatırımlarını çekmeleri gereken şirketlerin kısa bir listesini sunmak için geliştirdik. Bankalar ve yatırımcılar yatırımlarını hızlı bir şekilde ve tümünü kömür sektöründen çekmezlerse, 1,5°C derecelik patikada kalmamız mümkün değil”, dedi. “GCEL’de yer alan şirketler, dünya kömür üretiminin %88’ni ve dünyadaki kömürlü termik santral kurulu gücünün %86’sını teşkil ediyor. Diğer kömür veri tabanlarının aksine, GCEL kömür madenleri ve kömüre dayalı elektrik üreticileriyle kısıtlı kalmıyor, ve “hizmet” şirket olarak adlandırılan 200’den fazla şirketi de kapsıyor. GCEL, kömürün gelir ve elektrik üretimindeki payının %30’dan yüksek olduğu şirketleri belirttiği gibi, yılda 20 milyon tonun üzerinde kömür üretimi yapan ya da birden fazla 10.000 MW kurulu gücünde kömürlü termik santral işleten şirketleri de listeliyor.” (iklim haber, 10 Kasım).
4. BÜYÜK ENERJİ ŞİRKETLERİNDEN AB’YE SUÇLAMA
Avrupa’nın en büyük enerji şirketlerinden bazıları Avrupa Birliği’ni iklim değişikliğiyle mücadele konusunda yeterince iddialı olmamakla suçladı
ve yenilenebilir enerji için daha yüksek hedefler belirlemesi çağrısında bulundu. Bu şirketlere göre, 2015 yılında %16.7 olan yenilenebilirlerin AB enerji tüketimindeki payının, 2030’a kadar %27’ye arttırma hedefi “yeterince iddialı değil ve yenilenebilirlerin mevcut yaygınlaşma hızını yavaşlatacaktır.” Aralarında İspanya’dan İberdrola, İtalya’dan Enel, Birleşik Krallık’tan SSE, Almanya’dan EnBW, Portekiz’den EDP, ve eski adı Dong Energy olan Orsted’in de bulunduğu şirketler, yenilenebilir enerji oranının 2030 yılına kadar %35’e çıkarma hedefi konulmasını ve bu hedefin tüm AB’yi kapsaması ve bağlayıcı olmasını talep etti.” ‘ (FT, 5 Kasım)
5. DEUTSCHE BANK FİZİKSEL İKLİM RİSKLERİ HARİTASI ÇIKARIYOR.
711 milyar euroluk portföy yöneten Deutsche Varlık Yönetimi’nden Çevresel ve Sosyal Yönetişim Başkanı Michael Lewis: “Karbon ayak izini yükseltmekte kullanılan tüm varlıkların ve enerjinin, yakın risklerimizi karşılamadığını hissediyorduk.” Lewis, bu haritaların bankanın şirketleri varlık ve tedarik zincirlerinin iklimle ilgili riskleri konusunda daha fazla bildirim yapmalarına teşvik etmek için kullanabileceğini umduğunu söyledi. Bu yılın başında, TCFD (İklimle Bağlantılı Finansal Bildirim Görev Gücü-Taskforce on Climate-Related Financial Disclosures) şirketlere bu tür riskleri bildirmeye başlamaları çağrısında bulundu. (Bloomberg, 8 Kasım), Bkz. Deutsche AM basın bilgi notuve 32 sayfalık rapor (pdf).
6. BANK OF ENGLAND SENARYO ANALİZİ ETKİNLİĞİ
TCFD ve Bak of England iklim senaryoları etkinliği: Business Green’te yayınlanan Climate risk planning: The six things your business needs to know(İklim risk planlaması: Şirketinizin bilmesi gereken altı madde) isimli makale TCFD ve Bank of England’ın Londra’da birlikte düzenlediği ve iklim senaryoları, finansal risk ve stratejik planlamayı konu alan konferansı detaylarıyla inceliyor. Her ne kadar TCFD’nin “kılavuz ilkeleri birçok küresel banka ve şirket tarafından destek kazanmış olsa bile, şimdi sıra mesajı daha geniş bir kurumsal kitleye iletmek ve daha sıcak ancak teknolojik olarak daha temiz bir gezegenin planlamasının daha iyi bir yatırım risk yönetimi açısından hayati önem taşıdığının altını çizmekte. Bu haberi Responsible Investor’da bulabilirsiniz.
7. S&P GLOBAL’DEN ARAŞTIRMA: PARİS ANLAŞMASI İKLİM TAAHÜTLERİ
Paris Anlaşması İklim Taahhütleri: Para Nereden Gelecek? S&P Global’in Ulusal Katkı Beyanları’nı (NDC’ler) konu alan bir araştırmasına göre, “NDC’lerini gerçekleştirme maliyetlerini açıklamış olan ülkelerin toplam maliyetleri yaklaşık 5.3 trilyon ABD doları. Karşılaştırmak gerekirse, halihazırda küresel ölçekte sadece 895 milyar ABD dolarlık iklim bonosu çıkarıldı. Bu hedeflerin tutturulabilmesi için, yenilenebilir enerjiye geçiş finansmanı büyük olasılıkla sadece çıkarılan yeşil devlet bonolarını değil, muhtemelen yasal teşvikler ve diğer uygulamalar aracılığıyla, özel sektör fonlarını da içerecektir.” (S&P Global, 6 Kasım)
8. PETROL RAFİNELERİNİ BEKLEYEN RİSK: YENİ CARBON TRACKER RAPORU
İklim hedefleri çerçevesinde, petrol rafinerilerinin dörtte biri kapatılma riski altında – Carbon Tracker: “Hükümetler küresel ısınmayla mücadele doğrultusunda konulan fosil yakıtların sınırlandırılması hedefleri gerçekleştirilirse, dünyadaki petrol rafinerilerinin dörtte biri 2035 yılına kadar kapatılma riski ile karşı karşıya kalıyor.” Çevre düşünce kuruluşu Carbon Tracker, İsveçli yatırım fonu AP7 ve Danimarkalı emekli fonu PKA’nın birlikte hazırladıkları rapora göre, bu süre içinde Chevron, Royal Dutch Shell, Total ve Çin’in en büyük rafinerisi Sinopec gibi şirketler arıtma faaliyetlerinden elde ettiklerin kârlarda %70 oranında bir düşüş yaşayacak. Rapor, Uluslararası Enerji Ajansı’nın küresel ısınmayı 2ºC derecede tutulması için 450 senaryosunu temel alıyor ve 450 senaryosunda petrol talebinin 2020 ile 2035 arasında %23 oranında düştüğü öngörülüyor.” (Reuters, 2 Kasım). Kanada basını haberi, “Carbon Tracker inisiyatifi önümüzdeki 18 yıl içinde dünyada 100 rafinerinin kapatılmak zorunda kalacağını söylüyor,” olarak aktardı. Carbon Tracker’ın raporu Marj Çağrısı: 2ºC Derecelik Bir Dünyada Rafineri Kapasitesi
9. KISA KISA BASINDA ULUSLARARASI BASINDA İKLİM EKONOMİSİ:
Küresel ısınmanın üstesinden gelebilecek 7 megatrend. “Umutlu olmamız için sebep var”: Damion Carrington’un iklim değişikliğinin üstesinden gelebilecek yedi megatrend’e bakışı ve Christiana Figueres ile mülakatı. (Guardian, 8 Kasım)
Lazard’ın en son seviyelendirilmiş enerji maliyet analizi, sübvansiyonsuz yenilenebilir elektrik maliyetlerinin (yeşil) geleneksel yakıtlara (mavi) oranla ne kadar düştüğünü gösteriyor: (Lazard, 2 Kasım)
Birleşik Krallık Yerel Kamu Emeklilik Fonlarından fosil yakıtlara para aktarıldığı ortaya çıktı. “İngiltere’deki tüm yerel meclislerin petrol, kömür ve gaz varlıklarını inceleyen kampanyacıların aktardığı son verilere göre, Birleşik Krallık’ın 97 yerel emeklilik fonunun toplam 16.1 milyar poundluk fosil yakıt yatırımı bulunuyor (2015’te 13.8 milyar pound). Kampanyacıların bugün açıkladıkları rakamlara göre “en büyük fail” portföyünün %10.2’sini (1.8 milyar pound) fosil yakıt yatırımlarına ayıran Birleşik Krallık’ın en büyük ikinci yerel emeklilik fonu olan ve 17.2 milyar pound değerindeki Greater Manchester Emeklilik Fonu (GMPF).” (Responsible Investor, 9 Kasım.) Aynı haber Business Green’de yer aldı (10 Kasım).
OPEC’e göre, elektrikli araçlarda hızlı bir artış yaşanırsa, petrol kullanımı 2030’ların sonuna doğru zirve noktaya ulaşabilir: “OPEC’e göre Petrol Talebi 2040 Sonrasında da Büyümeye Devam Edecek” (WSJ, 7 Kasım) ancak bunu söylerken OPEC “elektrikli araç satışlarında beklenenin ötesinde bir artış yaşandığı takdirde, küresel petrol talebi grafiğinin zirveye noktaya yükselip, ardından düz bir çizgide seyredeceğine dair bir senaryodan da söz ediyor. Bloomberg’e göre ise, OPEC’in bu hızlı büyüme senaryosunu hesaba katması, tehdidi daha ciddiye almaya başladığına işaret ediyor.” (Bloomberg, 7 Kasım)
Hollanda’nın en yeşil planları iklim hedeflerini gerçekleştirmesi için yetersiz kalıyor: Fossil Free Hollanda’ya göre, “En çevreci sicile sahip Hollandalı emeklilik fonları bile mevcut yatırım politikalarıyla Paris İklim Anlaşması hedeflerini gerçekleştiremeyecek.” (IPE, 2 Kasım)
İngiltere Kilisesi ve fosil yakıt yatırımı konusunda yaşanan bölünme. Responsible Investor’ın haberine göre, yaşanan yeni gelişmeler İngiltere Kilisesi içinde dünyanın en büyük fosil yakıt şirketlerinden biri olan ExxonMobil’e yatırım yapılması konusunda iki karşıt fikir olduğunu, hatta bunun bir kilise içinde bölünme bile sayılabileceğini ortaya koydu. (Responsible Investor, 8 Kasım). The Guardian’ın 7 Kasım’da yayımladığı bir habere göre, 3 Kasım’da New York Times’da Justin Wlebly’nin makalesinin ardından kalem alınan ve beş psikoposun imzasını taşıyan mektupta “Artık kararlı eyleme geçme vakti. İngiltere Kilisesi yatırımcılarına bu konuda öncülük yapmaları ve derhal ExxonMobil’den yatırımlarını çekmeleri çağrısı yapıyor”ifadesi kullanıldı.
Spiegel’e göre, Almanya’nın en büyük ikinci bankası DZ Bank, kömürlü termik santrali finansmanında çıkmak istiyor (7 Kasım, Almanca). DZ Bank ekolojik GLS Bank’a yazdığı bir mektupta “DZ Bank gelecekte kömürlü termik santrallerin finansmanı hakkında yapılacak yeni başvuruları kabul etmeme kararı almıştır. Böylece, DZ Bank kömürlü termik santral finansmanından çıkmaktadır,” ifadelerini kullandı.