Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL)’ın son araştırması, 1965-2020 yılları arasında Türkiye’de kömürden elektrik üretiminin, yaklaşık 200 bin erken ölüme, 62 milyon iş günü kaybına, 11 milyon hastaneye yatışa ve 4,8 trilyon TL’ye varan bir sağlık maliyetine yol açtığını belirtiyor.

“Kronik kömür kirliliği Türkiye: Kümülatif sağlık etkileri” adlı raporda, Türkiye’deki kömür santrallerinin iklim değişikliğini körüklediğine ve havayı kirlettiğine dikkat çekilirken, bunun aynı zamanda kabul edilemez bir sağlık yükü ortaya çıkardığın altı çizilmiş.



İnsanların erken ölmesinden, astım, kronik bronşit veya kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarının kötüleşmesine, termik santraller ciddi bir şekilde etki yaratmakta. Raporda, Türkiye’nin kömür kapasitesini artırma planları devam ettikçe bu faturanın büyüyeceği de belirtilmekte.

Bölgesel olarak özel incelemelerde de bulunan çalışmada, Zonguldak, Muğla, Çanakkale şehirleri ve İskenderun Körfezi’ndeki (Adana ve Hatay) termik santrallerinin tekil olarak etkileri ve çözüm önerileri de ele alınmış.

Çalışmada bölgelere özel olarak:

  • Zonguldak’ta ÇATES kapasite artırım planları ve DETES inşa planları hemen durdurulması
  • Çanakkale’de yeni termik santraller yerine rüzgar santralleri üzerinden temiz enerji yatırımının artırılması
  • Adana’daki Hunutlu Termik Santrali’nin inşatının durdurulması
  • Muğla’da linyit maden sahası projelerinin genişlemesinin durdurulması gibi öneriler bulunmakta.

İskenderun Körfezi’ndeki termik santrallerin tekil olarak etkileri


HEAL’ın çalışması ise genel olarak şu sonuçlara ulaşmış:

  • Kömürden çıkış yapılacağı yani kömür kullanımının durdurulacağı tarih açıklanmalı.
  • Planlanan tüm kömürlü santraller iptal edilmeli, Adana’daki Hunutlu santrali gibi inşa halindeki
    santrallerin inşaatı durdurulmalı.
  • Yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde sağlık ve kirlilik verileri konusunda şeffaflık sağlanmalı.
  • Enerji üretimine ilişkin kararlarda sağlık etki değerlendirmesi yapılmalı.
  • Madenlerde ve fabrikalarda çalışan binlerce insanın yanı sıra, yerel toplulukların sağlığını da iyileştirecek, alternatif iş kollarını teşvik etmek için adil geçiş benzeri mekanizmalar hazırlanmalı.

Çalışma aynı zamanda; iklim eylemi söz konusu olduğunda Türkiye’nin, Paris İklim Anlaşması’nı onaylayarak ve 2053 net sıfır karbon hedefi belirleyerek doğru yönde bir adım attığını belirtmekte.,

Bununla beraber, şimdi, bu geniş taahhüdün, iddialı bir kömür aşamalı çıkış tarihi belirlemek de dahil olmak üzere somut adımlarla uygulanması gerektiğinin altını çiziyor.