Glasgow’da sona yaklaşan BM İklim Değişikliği Konferansı hakkında söyleyebileceğimiz bir iyi şey, sayesinde iklim krizine dair çok artan bir medya ilgisinin varlığı. Ancak, iklim hareketinin dışında kalanlar için bu haberler sanki birer karmaşık kısaltmalar ve tabirler geçidiymiş gibi gelebilir.

12 Kasım’da son bulacak COP 26’dan çıkacak kararların daha iyi anlaşılabilmesi için müzakelererde en sık geçen terimleri bir araya getirdik.Umarız işinize yarar!

COP

Kısaltma

Taraflar Konferansı (Conference Of the Parties), daha sık COP diye ifade edilir ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) tarafından her sene düzenlenir. 196 Ülke UNFCCC’nin üyesidir. Bu seneki 26. COP ve İskoçya’da Glasgow’da düzenleniyor. Türkiye’nin geçtiğimiz aylarda meclisinden geçirdiği Paris Anlaşması’ndan beri yapılan 5. COP ve 1,5°C hedefini hayatta tutmak için önemli bir fırsat.

PARİS ANLAŞMASI

İsim

Paris Anlaşması, yasal olarak bağlayıcılığı olan uluslararası bir anlaşma. COP21’e katılan 196 taraf arasında Paris’te 2015 yılında akdedildi. Paris Anlaşmasının amacı küresel ısınmayı 2°C’ın hayli altında, mümkünse 1,5°C ile sınırlı tutmak ve sera gazı salımlarını Net Sıfır’la sınırlamak. Aynı zamanda, zengin ülkeler, daha yoksul ülkelere ‘iklim finansmanı’ temin etmeli. Anlaşma 5 Yıllık Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkı (NDC) devreleri üzerinden işliyor. Bunlar: ülkelerin salımlarını azaltma ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum planları.

NDCler

Kısaltma

Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkılar (NDC), her ülke tarafından verilen, bağlayıcılığı olmayan, ülke salımlarını düşürmek için planları ve dirençliliği artırmaya ve iklim değişikliğine uyum sağlamaya yönelik yapılacak eylemleri içeren ulusal vaadler. Hedefleri, Paris Anlaşmasında düzenlendiği gibi, küresel ısınmayı 2°C’ın hayli altında, tercihen 1,5°C ile sınırlı tutmaktır.

1,5 DERECE

İsim

Sanayi öncesi dönemin 1,5°C üzeri, IPCC raporunda iklim bilimciler tarafından eşik noktası olarak tespit edildi. 2°C ısınma ise güvende olabileceğimiz uç sınırı olarak görülmekte. Bunun ötesinde iklim değişikliğinin etkileri (sıcak hava dalgaları, seller, deniz seviyesinin yükselmesi, fırtınalar ve aşırı hava olayları gibi), felaketengiz bir hâl alır. Küçük ada devletleri 1,5°C üzerinde bir ısınma suretinde deniz seviyesi yükselmesi ve fırtınaların getirdiği sellerle yaşam alanlarını kaybetme ihtimallerini vurgulamaktalar. Bu bakımdan sınırın 1,5°C olması gerektiğinin altını çiziyorlar.

NET SIFIR

İsim

Net sıfır, üretilen sera gazı miktarı ile buna eşdeğer bir miktarın atmosferden giderilmesi arasındaki dengeye işaret eder. 2015 Paris Anlaşmasında, 197 ülke sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlı tutmaya gayret etmek üzerine anlaştı. Bu hedefi gerçekleştirmek için, ülkelerin CO2 salımlarını 2050 yılına kadar net sıfıra indirmeleri lazım. Ancak, net sıfır hedefinin yakalanması, sadece dünyadaki tüm ülkelerin aynı yönde ve aynı hızda ilerlemesiyle mümkün olabilir.

IPCC RAPORU

İsim

Hükümetler-arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), iklim değişikliği bilimini değerlendirip, bunun için 195 dünya ülkesi hükümeti tarafından yetkilendirildiği raporlar yayınlayan bir BM yapısıdır. Raporlar iklim değişikliğine dair bilimsel kanıtları inceler, ki insan faaliyetlerinin iklim değişikliğine ne derece neden olduğu, çevresel etkileri, uyum ve iklim değişikliği azaltımı konulardır. Sonuçları, COP müzakereleri için üzerinde anlaşılmış zemini teşkil eder.

İKLİM ADALETİ

İsim

İklim adaleti, iklim krizine ve iklim eylemine haklar merceğinden bakar ve iklim değişikliğinin kaynakları ile etkilerini çevresel adalet ve sosyal adalet kavramlarıyla ilintilendirir. Öncelikli olan kabulü, iklim değişikliğinin tüm insanları eşit şekilde vurmadığıdır. İklim değişikliğinden en az sorumlu olan kişiler ve bölgeler genel olarak iklim değişikliğinin en çetin sonuçlarına maruz kalırlar.

ADİL DÖNÜŞÜM / GEÇİŞ 

İsim

Adil bir dönüşüm, ekonomilerin sürdürülebilir bir şekilde dönüşmesini, iklim değişikliğiyle mücadeleyi ve biyoçeşitliliği korurken aynı zamanda emekçilerin haklarını ve geçimini güvenceye almak için çalışmaları önceliklendirir. Sağlıklı, daha adil bir ekonomi ile daha yeşil bir gelecek aynı anda var olabilir ve var olmalıdır. Bunun için ise emekçilerin, topluluk sakinlerinin geçimini yitirmediği bir süreç örülmelidir.

FOSİL YAKITLAR

İsim

Fosil yakıtların (kömür, petrol, doğal gaz) küresel enerji sistemlerinde baskınlığı devam ediyor. Fosil yakıtlar yenilenebilir değiller; sonu olan enerji kaynakları ve hem insanlar hem de gezegen için son derece zararlılar. Yakıldığında, karbondioksit salımına sebep olurlar ve küresel ısıtmayı artırırlar; iklim krizinin en büyük kaynaklarından birisidirler. Fosil yakıt çıkarılmasının aynı zamanda insan hakları ihlalleriyle kuvvetli bağları tespit edilmiştir.

YENİLENEBİLİR ENERJİ

İsim

Yenilenebilir enerji, beşeri zaman çerçevesinde kendini yenileyen doğal süreçlerden elde edilir. Sıkça fosil yakıtlara alternatif olarak öne çıkarılırlar, zira çevreye etkileri çoğunlukla çok daha düşüktür. Güneşten, rüzgardan, denizden, hidrolik kaynaklardan, jeotermalden vs. elde edilebilir. Ancak yenilenebilir enerjinin nasıl çıkarıldığı, nereye uygulandığı, ölçeği gibi konular önem teşkil etmektedir.  Zira toprak gasbına sebep olabilir veya HES’lerde gördüğümüz gibi bölge ekosistemlerine zarar verebilirler. Bu bakımdan projeler uygulanırken, projenin ölçeği, toplulukların karar süreçlerine katılımı gibi konular atlanmamalıdır.

FOSİL FİNANSMANI

İsim

Fosil yakıt şirketleri, sadece değişik kaynaklardan buldukları para sayesinde yeni kömür madenleri, fosil gazı boru hatları, petrol kuyuları inşa edebilirler. Bu, bankalardan kredi almakla da olabilir, yatırımcılara hisse satmak ya da hükümetlerden teşvik almakla da. Fosil yakıt finansmanı dediğimizde kastettiğimiz budur. Bu para akışını durdurmak, fosil yakıtları yerin altında bırakabilmemiz için en kuvvetli yöntemlerimizden biridir.

MÂLİ KURULUŞ

İsim

Finansal ya da mâli kuruluş, mevduat, kredi, yatırım, yabancı para kambiyosu gibi mâli ve parasal işlemlerle uğraşan bir şirkettir. Bankalar, tröst şirketleri, sigorta şirketleri, komisyonculuk şirketleri, yatırım şirketleri buna dahildir.

İKLİM AZALTIMI

İsim

İklim azaltımı, küresel ısıtmayı 1,5°C’ın altında tutmak için sera gazlarının salımını azaltmaya ve engellemeye yönelik çabaları kast eder. Aynı zamanda, atmosferden, salınmış sera gazlarının giderilmesi yönündeki çabalar hakkında da bu terim kullanılır. Azaltım, yeni teknolojiler kullanmayı, fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını koymayı, tüketimi kısmayı, davranışsal değişiklikleri, hayvansal ürünlerin tüketimini  azaltmayı / sonlandırmayı ve eski teknolojileri daha verimli hâle getirmeyi içerebilir.

İKLİM UYUMU

İsim

İklim uyumu, süreçler, pratikler ve yapılarda, iklim değişikliğinin şimdiden yaşanan etkilerine karşılık ve gelecekteki etkilerine hazırlık olarak geliştirilmiş değişikliklere işaret eder. Krize karşı dirençliliği ön planda tutar. Her koşulda işe yarayacak tek bir yaklaşım söz konusu değildir ve dünyanın her köşesinden topluluklar iklim uyumu hakkındaki fikir alışverişinin parçası olmalıdır.

İKLİM FİNANSMANI

İsim

İklim krizine çare getirebilmek için, hükümetlerin kendilerini salımları düşürmeye adamaları lazım. Zengin ulusların, düşük gelirli ülkelerin iddialı iklim hedefleri koyabilmelerini ve iklim etkileriyle başa çıkabilmelerini desteklemek için kaynak ayırması gerekli. COP’un dilinde, iklim değişikliğiyle yüzleşmek için gereken para miktarına ‘iklim finansmanı’ denir. Bu finansman, ‘ortak fakat farklılaştırılmış mesuliyetler’ ilkesiyle örtüşmelidir.

İKLİM BORCU

İsim

Küresel Güney ülkeleri, iklim krizinin en kötü etkilerine maruz kalırken, aslında bu krizin oluşmasına en az katkısı olmuş olanlar. İklim azaltımı ve uyumunu finanse etmek ve iklim felaketlerinin ardından iyileşmek için kredi almak dışında çareleri olmadığından dolayı borç birikir. İklim finansmanı, ki aslında ‘ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar’ ilkesine göre oluşturulmalı, halihazırda Küresel Güney sırtına mâli bir yük bindirmektedir.

ÖN CEPHE TOPLULUKLARI

İsim

Ön saf toplulukları, iklim krizinin etkilerini ilk ve en kuvvetli şekilde hissedenlerdir. Bu, evleri su altında kalma tehlikesindeki adalarda olanları ve zararlı fosil yakıt çıkarma sahalarına komşu yaşamak zorunda kalan toplulukları da içerir. Birçok ön saf topluluğu, aynı anda sıklıkla sosyo-ekonomik etkenlerin de tesiri altındadır.

MAPA

Kısaltma

MAPA “En çok Etkilenen Kişiler ve Bölgeler” anlamında İngilizce bir kısaltmadır. Bunlar, iklim krizinin oluşmasında en az sorumluluk sahibi olup buna rağmen etkilerince en ağır vurulanlardır. Burada geçerli etkenler, sadece coğrafi özellikleri değil, aynı zamanda uyum sağlamayı sistematik olarak güçleştiren sosyo-ekonomik özellikleridir. MAPA, Küresel Güney’dekilerin yanı sıra, Küresel Kuzey’deki Siyahi, Yerli ve Farklı Etnisitelerden insanları ve toplumun çeperlerine itilmiş kesimleri de içerir.

KÜRESEL KUZEY

İsim

Küresel Kuzey, benzer sosyo-ekonomik ve siyasi özelliklere sahip bir takım ülkeyi tarif etmek için kullanılır. Küresel Kuzey, sıklıkla, sözde ayrımın bir tarafındaki yüksek-gelirli ülkeleri tanımlayan bir terimdir. Tabii olarak, terim her zaman coğrafi Kuzey’e işaret etmez.

KÜRESEL GÜNEY

İsim

Küresel Güney, benzer sosyo-ekonomik ve siyasi özelliklere sahip bir takım ülkeyi tarif etmek için kullanılır. Küresel Güney, sıklıkla, sözde ayrımın bir tarafındaki düşük-gelirli ülkeleri tanımlayan bir terimdir. Tabii olarak, terim her zaman coğrafi Güney’e işaret etmez.

YEŞİL BADANA

İsim

Yeşil badana, yanıltıcı bilgi sağlayarak veya doğru bilgiyi saklayarak, bir kişi, şirket ya da ürünün çevresel açıdan ne derece sağlıklı olduğuna dair yanlış kanı aktarma sürecine verilen addır. Kişiler ve şirketler, sıklıkla bu yanıltıcı bilgiyi, iklim krizine katkıları veya suç ortaklıklarının üzerini örtmek için ‘toplumsal izin’ olarak kullanırlar.