Yapılan araştırmaya göre, bütün fosil yakıt altyapısı aşamalı olarak hemen durdurulmaya başlanırsa, iklim değişikliği kontrol altında tutulabilir.

Bu çalışma küresel ısınmayı, sanayi öncesi sıcaklık seviyelerine göre 1.5C’luk artışın altında tutma yönündeki uluslararası kabul gören arzuyu gerçekleştirmenin hâlâ mümkün olduğunu gösteriyor. Bilim insanları bu sebeple, hedefin gerçekleştirilmesine engel olanın fizik değil, küresel toplum olarak aldığımız kararlar olduğunu söylüyor.

Araştırmaya göre, eğer bütün fosil yakıt altyapısı – elektrik santralleri, fabrikalar, araçlar, gemiler ve uçaklar – şu andan itibaren, hizmet sürelerinin sonunda sıfır-karbon alternatifleriyle değiştirilmeye başlanırsa, 1.5C’nin altında kalma şansımız %64.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)Ekim ayında, 1.5C’lik ısınma ile önceki uluslarası hedef olan 2C arasındaki farkın, kuraklık, sel, sıcak hava dalgası ve yüz milyonlarca insanın yoksulluğu gibi risklerdeki kayda değer azalış olduğunu söylemişti.

Leeds Üniversitesi’nden araştırmayı yöneten Christopher Smith’e göre: “Jeofizikin bakış açısından baktığımızda bu gayet iyi haber. Ancak madalyonun diğer yüzüne baktığımızda, [fosil yakıtları aşamalı bir şekilde bırakmaya hemen başlamamız] yapabileceklerimizin en üst seviyesinden bahsediyoruz.  Aslında söylediğimiz şey şu, artık fosil yakıt salımı yapan hiçbir şey inşa edemeyiz.”

Araştırma ekibinin bir parçası olmayan, London School of Economics’ten Nicholas Stern’e göre ise: “Fosil yakıt çağının sonuna süratle yaklaşıyoruz. Bu çalışma, dünya’nın Paris Anlaşması’ndaki hedefleri aşan salımlara mahkum olmasını önlemek istiyorsak, bütün enerji altyapısını şu andan itibaren sürdürülebilir hâle getirmek mecburiyetinde olduğumuzu doğruluyor.”

Nature Communications dergisinde yayınlanan çalışma, fosil yakıt altyapısının aşamalı olarak bırakmanın hemen başlaması durumunda, küresel sıcaklıkların ne kadar yükseleceğini hesaplamak için bilgisayar modelleri kullandı. Elektrik santrallerinin ömrü 40 yıl, arabaların ömrü ortalama 15 ve uçaklarınki ise 26 yıl olarak hesaplandı. Araştırma aynı zamanda, kayda değer küresel salımlardan sorumlu olan et ve süt tüketiminde de hızlı bir düşüş öngörüyor.

Bu senaryoya göre modeller, karbon salımlarının önümüzdeki kırk yıl içinde sıfırlanabileceğini ve küresel sıcaklık artışının 1.5C’nin altında kalma ihtimalinin %66 olduğunu gösteriyor.  Aşamalı bırakış 2030’a kadar başlamadığı takdirde ise bu ihtimal %33.

Analiz, denetimsiz bir küresel ısınmayı tetikleyebilecek, kutuplardaki daimi donmuş topraktlardan bir anda devasa ölçekte metan salınması gibi dönüşü olmayan ihtimalleri göz önünde bulundurmamakta.

Bilim insanları bu senaryonun, tamah edilebilecek azami seviyeler olabileceğini kabul etseler de, önemli olanın, 1.5C’lik hedefini tutturmanın fiziksel olarak hâlâ mümkün olduğunun farkında olmak olduğunu söylüyorlar. Bunun şu an ve önümüzdeki yıllarda yapılacak seçimlere bağlı olduğunun farkında olmamız gerektiğini de vurguluyorlar. Smith şöyle diyor: “Sizi [hedefi tutturmaktan] alıkoyan iklim sistemi değil, küresel toplumun kendisi.”

Başka bir yaklaşım kullanan diğer bir çalışma da, kökten bir biçimde derhal eyleme geçildiği takdirde, 1.5C’lik sınırı tutturmanın mümkün olduğunu gösteriyor. Yenilenebilir enerji gibi sıfır-karbon teknolojiler, bazı sektörlerde halihazırda kullanılmakta. Fakat havacılık gibi sektörlerde böyle teknolojiler bulunmuyor. “Belki de çözüm daha az uçmaktadır,” diyor Smith.

Yine araştırma ekibinin bir parçası olmayan, Edinburgh Üniversitesi’nden Prof. Dave Reay’e göre: “Yeni bir petrol kuyusu açmak, eski bir termik santrali açık tutmak ya da dizel bir araba satın almak dahi olsun, bugün yaptığımız seçimler büyük ölçüde yarının iklim patikalarını belirleyecektir. Bu araştırmanın mesajı gayet açık ve nettir: hemen harekete geç ya da iklim geleceğinin daha güvenli olması için eldeki son şansın yitip gitmesini izle.”

Smith’in kişisel görüşü, küresel ısınmanın 1.5C’yi geçeceği yönünde. “Doğru yoldayız ama gerekli şeyleri yeterince hızlı yerine getirebileceğimizi sanmıyorum. 2C’ye 2.5C’ye doğru ilerlediğimizi düşünüyorum.”

Fakat diyor: “Eğer bir hedefiniz olmazsa, hiçbir yere varamazsınız. Gerçekleştirilmesi zor bir hedefinizin olması ve onu ucundan ıskalamanız, kimseye hayrı olmayacak bir iklim geleceğine doğru başıboş bir biçimde gitmekten iyidir.”

The Guardian