Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal) girişimi ile iklim çalışmalarıyla tanınan Londra merkezli düşünce kuruluşu Sandbag’in hazırladığı “Kömür Bulmacasını Çözmek” adlı rapor, 15 Avrupa ülkesinin kömürden çıkış politikasının dört yılından çıkarılan dersleri derliyor ve kömürden çıkmayı planlayan diğer ülkeler için bir yol haritası işlevi görüyor.

Rapor’a göre son dört yılda Avrupa’da kömürden çıkacağını duyuran ülke sayısı 15; Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İrlanda, İtalya, Portekiz, Slovakya, Hollanda, İsveç, İngiltere. Bunlardan Finlandiya, Fransa ve Hollanda bu planlarını yasalaştıran ülkelerden. Giderek katılaşan hava kirliliği standartları, artan karbon fiyatları ve güneş/rüzgar gibi yenilenebilir enerji teknolojilerinin ucuzlaması nedeniyle kömürden çıkacağını duyuran ülke sayısının artmaya devam etmesi bekleniyor. Ayrıca kömürden çıkış deneyiminin beklendiği gibi zor olmaması, Portekiz gibi kömürden çıkış tarihini erkene alan ülkelerin (geçtiğimiz yıl Portekiz bu tarihi 2030’dan 2023’e çekmişti) de artacağı beklentisini doğuruyor.

Raporun ortaya koyduğu verilere göre, bu süreçte yanlış deneyimler genelde kömürden çıkış sürecinde ara yakıt olarak doğalgaz ve biyokütle yatırımlarına desteklerden kaynaklanıyor. Bu yatırımlar, güneş ve rüzgar gibi temiz teknolojilerdeki verimin artışı ve maliyetlerin düşüşü nedeniyle atıl kalma tehlikesiyle karşı karşıya.

Kömür Bulmacasını Çözmek raporunu indirmek için tıklayın

Raporda ülkelerin kömürden çıkma taahütlerinin detaylarına yer verildiği gibi, süreci nasıl yönettiklerine dair bilgi de sağlanıyor;

Toplam elektrik üretiminin yüzde 33’ünü kömürden sağlayan Yunanistan, 2028 yılında kömürden çıkacağını duyurdu. Bu kararın önemli bir özelliği de linyit ürettiği halde kömürden çıkacağını duyuran ilk AB ülkesi olması.

Hollanda iklim anlaşması, sadece 12 yılda yenilenebilir enerji üretimini yüzde 15’ten yüzde 75’e yükseltmeyi hedefliyor ve kömürden temiz enerjiye kesin geçiş öngörüyor.

İngiltere 2015 yılında, dünyada kesin bir şekilde kömürden çıkacağını açıklayan ilk ülke oldu. İngiltere yenilenebilir enerji alanında yaptığı yatırımlarla, 2025’e kadar çoktan rüzgar, güneş ve biyokütleden tarihi boyunca kömürden ürettiğinden daha fazla elektrik üretecek.

İrlanda elektrik üretiminde kömür kullanımını 2025’e kadar sona erdireceğini duyurdu. Ayrıca 2019 yılından itibaren ısınmada kömür kullanımı da yasaklandı.

İsveç ise, fosil yakıt kullanımını tamamen sonlandıran ilk sanayileşmiş ülke olmayı hedefliyor. Son kömür santrali 2022 yılına kadar kapatılacak.

Portekiz iki yıldan fazla süren tartışmaların ardından, 2019 yılında ülkenin 2023 yılında kömürden çıkacağını açıkladı.

Raporda, kömürden çıkışta mağduriyet yaratmayacak politikalara da örnekler veriliyor;

Rapora göre Hollanda’da, kömür santrallerinin kapatılmasından etkilenecek işçilere yönelik 22 milyon Avro’luk bir fon bulunuyor. Bu fon, ülkede kalan beş kömürlü termik santralde çalışan ve yeni bir iş bulmak ya da yeniden eğitim almak isteyen personelin kullanımına açık.

Avrupa Birliği, 550gCO2/ KWh emisyon performans standardını kullanarak – 2025’ten itibaren kömür santrallerine kapasite sözleşmelerinden ödenek ayrılmasını imkansız hale getiriyor.

Almanya yapısal geçiş yasa taslağında, işçilere yönelik sosyal güvenlik ağı, altyapı, eğitim, teknoloji ve ekonomik yapılandırma yatırımları için kömür bölgelerine 40 milyar Avro yatırım yapmayı taahhüt etti.

İspanya hükümeti kömür madenlerini kapatırken sektördeki işçileri zor durumda bırakmamak için sendikalarla 250 milyon Avro tutarında tarihi bir anlaşmaya imza attı.

Öte yandan raporda, Avrupa’da işe yaramayan hatalı politikalara da ışık tutuluyor;

Almanya’da planlama yasasında önerilen bir değişikliğin, kara üstü rüzgar santrallerinin onay sürecini oldukça zorlaştırdığı ve ülkenin kömürden çıkış için koyduğu 2038 hedefinin yeterli olmadığı belirtiliyor.

İtalya ve Yunanistan’da doğalgazın bir geçiş kaynağı olarak görülmesinin problem yaratacağı vurgulanırken, İtalya’da gaz santrallerini teşvik edecek şekilde tasarlanan düzenlemenin depolama ve diğer teknolojiler için yeterince fırsat sunmadığı ortaya konuyor. İngiltere ve Hollanda’nın biyokütle konusunda hızlı davrandığını belirten raporda; İngiltere’de rüzgâr-güneş maliyetlerinin sözleşmeler imzalandığından beri çok düştüğü ve biyokütlenin de pahalı bir hataya dönüştüğüne dikkat çekiliyor.