Zeytinlikleri maden projelerine açanyönetmelik değişikliği, 1 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlandı.

Yaşam savunucuları, sanatçılar, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, kısaca kamuoyunun geniş bir kesimi sosyal medyada #zeytinimedokunma ve #zeytiniçinadalet etiketlerini kullanarak yönetmeliğe karşı tepkilerini dile getiriyorlar.

Peki bu yönetmelik değişikliği ile neler planlanıyor ve sonuçları neler olabilir gelin beraber inceleyelim.

Yönetmelik neyi hedefliyor?

Yönetmelik Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlandı ve Maden Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik olarak adlandırılıyor.

Bu değişiklik ile “elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin” zeytinlik alanlarına denk gelmesi durumunda “zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına” Bakanlık tarafından izin verilebileceği belirtiliyor.

Niye böyle bir değişiklik yapıldı?

Türkiye’de 1939 yılında hayata geçen ve “Zeytincilik Kanunu” olarak bilinen bir yasa yani 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun, zeytinliklerin korunmasında kilit rol oynamakta.

Yönetmelik Bakanlık Kararı ile bu yasanın uygulanmasını engellemeye çalışıyor.

Daha önce böyle bir olay yaşandı mı?



2013-2015’te Manisa’nın Soma İlçesi’ne bağlı Yırca Mahallesi’nde yapılması planlanan termik santral projesinde de benzer bir adım atılmıştı. Yönetmelikte yapılan değişiklikle, zeytinlikler “kamu yararı” aranmak koşuluyla maden ve yenilenebilir enerji projelerine açılmıştı.

Bunun ardından yerel halkın ve çevre örgütlerinin çalışmalarıyla açılan davalar sonucunda Danıştay bu kararı iptal etti.

Yasa tasarısı 2002 yılından beri altı kez TBMM’nin gündemine geldi ve her defasında reddedildi. Tasarı metinleri geçmiş denemelerde küçük farklılıklar gösterse de, zeytinlik alanların imara açılması yönündeki girişimler geçmişteki tasarıların ortak noktasını oluşturuyor.

Bu sefer ne farklı?

Bu yıl çıkarılan yönetmelik ile “belli şartlar” ibaresi dikkat çekiyor. Söz konusu alanlarda madencilik faaliyetinin başlayabilmesi için ilgili firmaların “sahayı rehabilite ederek eski haline getireceğini taahhüt etmesi şartı” var.

Enerji Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, sahadaki zeytin ağaçlarının taşınmasının Tarım ve Orman Bakanlığı’nın iznine bağlandığı ve ağaçların kesilmeyeceği belirtiliyor.

Peki zeytinlikler taşınabilir mi?

BBC Türkçe’ye konu hakkında açıklama yapan Türkiye Ormancılar Derneği’ne göre zeytin ağaçlarının ilgili düzenlemeyle taşınması teknik olarak mümkün değil.

Zeytinlikler fiziksel olarak taşınabilir ama, arkasındaki ekosistem yok olacaktır. Derneğe göre zeytinlik, olduğu ortamda zeytinliktir ve zeytinliği taşıyacağınız başka bi bir yer yoktur.

Türkiye Ormancılar Derneği, bu yüzden madencilik faaliyetinin bitiminde, alanın tekrar zeytinciliğe uygun hale getirilmesinin mümkün olmadığını belirtiyor bu şartın kamuoyunu yanıltmak için konulduğuna dikkat çekiyor.

Sonuçta neler olacak?

Eğer yönetmelik ile ilgili harekete geçilirse, neler olacağını kestirmek güç değil.



Türkiye’de zeytinlik alanların madenlere açılması, milyarlarca metrekarelik tarım alanını tehlikeye sokmakta. TUİK verilerine göre Aydın’ın %17’si, Manisa ve Muğla’nın %12’si, İzmir ve Balıkesir %10’u zeytinlik alan. Bu alanlar aynı zamanda maden şirketlerinin özellikle linyit kömürü madenlerinin tehlikesi altında bölgeler.

Şayet yönetmelik uygulanmaya koyup zeytinlikler maden projelerine açılırsa, şirketlerin daha önce birçok yerde gördüğümüz gibi sorumluluklarından bir şekilde kaçıp, ağaçların çok küçük bir kısmını, maden alanından başka bir alana taşıyarak, kamuoyuna iyi gözükmeye, “zeytin festivalleri” ile yeşil aklama yapmaya çalışmaları muhtemel.

Nesilden nesile aktarılan kültürleri zeytine bağlı yereldeki halk, hem bozulmamış bir doğada yaşam hakkını, hem de ekonomik kazançlarını kaybedecek. yaşam alanları ve asırlık kültür göç vererek yok olmaya başlayacak.

Başta kömür olmak üzere fosil yakıt madenciliğiyle talana açılan zeytinlikler yutak kabiliyetini kaybedecek, iklim krizi ile mücadelede önemli bir müttefiğimizi kendi ellerimizle yok etmiş olacağız.

Zira hatırlatmak gerekiyor ki son yayınlanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporunda da, doğal alanların yutak kabiliyetinin iklim krizi ile mücadelede düşündüğümüzden daha güçlü bir kaynak olduğunun altı çiziliyor.



Raporda karbon salımı yaparak havadaki karbonu emen makineler yerine doğal alanların korunması öneriliyor. Doğal alanların yutak kabiliyetinin etkili olması içinse Dünya’nın en az %30’unun korunma altına alınması gerektiği belirtiliyor.

Yani kısaca, zeytinlik gibi doğal ekosistemlerin madene açılması yerine genişletilmesi öneriliyor.

Bir diğer alternatif ise bu yönetmeliği tamamen rafa kaldırmak. Kadim Anadolu’nun sembolü, binlerce yıldır bize elini uzatan zeytin ağaçlarını tamamen korumaya almak. Ölmez Ağaç etrafında serpilen kültüre, tarihe sahip çıkmak.

Üstelik bu topraklardan serpilen zeytinin ve başta yağ üretimi olmak üzere zeytine bağlı sektörlerin ciddi bir ekonomik potansiyeli de bulunuyor. 

Anadolu’nun kaderinde madenlerle talan edilmek olmamalı. Yeni bir vizyon ve adil bir dönüşüm yoluyla yaşanabilir bir gelecek elbette ki mümkün.