İklim Haber ve KONDA Araştırma, Türkiye kamuoyunun iklim değişikliği algısını ölçmek ve giderek derinleşen iklim krizi hakkındaki görüşlerini öğrenmek için dördücü anket çalışmasını gerçekleştirdi.

Anket Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı meclis onayından geçirdiği ve aşırı hava olaylarının sebep olduğu yangın ve sel baskını gibi afetlerin şiddetlendiği bir dönemde gerçekleştirildi.

İklim değişikliği konusu Paris Anlaşması’nın onaylanması ve Cumhurbaşkanı’nın 2053 yılını hedef gösterdiği net sıfır emisyon açıklamaları ile gündemde kendine daha fazla yer almış durumda.



Yapılan anketin sonuçları, her ne kadar %4’lük bir düşüş olsa da, toplumun %66 gibi büyük bir çoğunluk ile iklim konusunda endişeli olduğunu ortaya koyuyor.



İklim krizinin sebebi olarak ise geçtiğimiz yıla göre %4 artışla %75 seviyesinde yüksek bir oran insan faaliyetlerini gösteriyor.



İkim krizinin önemi ise %58’lik bir grup koronavirüsten daha yüksek görmekte. Her 3 kişiden biri ise iklim krizinin ciddi ama o kadar da acil bir mesele olmadığını düşünüyor.



Bununla beraber iklim krizine çözüm isteyen kişilerin oranı ve çözüm isteklerindeki seçenekler de artmakta. Yeşil alanların korunması geçtiğimiz yıla göre %10 artarak ankete katılan bireylerin %86’sının ilk çözüm önerisi.

Bunu geçtiğimiz yıla göre her ikisi de %5 oranında artan %44 ile ulaşım kaynaklı karbondioksitin azaltılması ve %35 ile binalarda enerji verimliliğin artırılması önerisi izlemekte.

Geçtiğimiz yıla göre %10 artan iki değer çözüm önerisi ile %33 ile termik santrallerin kapanması ve %26 ile uluslararası anlaşmalara uyulması olarak öne çıkıyor.



Pandemi sonrası ekonomik toparlanma içinse ankete katılanların %69 gibi yüksek bir oranda tercihi tarım olmuş. Bunu %49 oranında gıdanın izlemesi ise bu sektörün toplum gözündeki önemini ortaya koymakta.

Ekonomik toparlanma önerisi olarak ise tarımdan sonra ise %34 oranında enerji ve %31 oranında temiz enerji önerilmekte. Diğer çözüm önerileri ise %31 oranında finans, %24 oranında otomotiv, %15 oranında ise inşaat olmuş.

Burada detaylara indiğimiz zaman otomotiv ve inşaat sektörüne yatırım yapılması gerektiğini söyleyenlerin, iklim değişikliğinin doğal bir süreç olduğunu düşünenler arasında daha fazla olduğunu görüyoruz.



İnsan faaliyetlerinin sonucu olduğunu düşünenler ise ekonomik toparlanmanın çözümünü daha çok temiz enerjide görüyorlar. İki küme arasındaki fark, tarım ve enerji konusunda da bir hayli açık, yine önem sırası siyasi görüşler için aynı gözükmekte.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2053 yılında net sıfır emisyona ulaşma hedefi konusundaki açıklamaları hakkında bilgi sahibi olanların oranı sadece %17. Yine de yurttaşların %36 ‘sı net sıfır emisyon hedefini desteklediğini belirtiyor.



Aynı şekilde Paris Anlaşmasını adece %25’lik bir kesim anlaşma hakkında bilgisi olduğunu söylerken, %24 ise mecliste onaylandığını bildiğini ifade ediyor. Yine de toplumun %52’si meclisin bu kararını destekliyor.

Bu durum özellikle olan Ak Parti ve MHP seçmenlerinin verdiği cevaplarda öne çıkmakta. İklim bilinci en düşük bu iki grup, meclisin kararını en fazla destekleyenler arasında yer alıyorlar.



Bu ayrımı orman yangınlarının sebeplerinde de örmek mümkün. Sebep olarak en çok terör faaliyetleri (%36), bu alanların imara açılmak istenmesi (%27) ve dikkatsizlik ve ihmal (%20) dile getirilirken cevapların siyasi açıdan ciddi oranda kutuplaştığı görülüyor.

İktidar seçmeni terör faaliyeti, muhalif taraf ise imara açılma konusunu işaret ediyor. İklim değişikliği (%14) cevabı ancak iklime dair endişe arttıkça daha fazla işaret edilen bir konu oluyor.

Araştırma sonuçlarını yorumlayan İklim Haber Yayın Yönetmeni Barış Doğru, ülkede sürekli kışkırtılan toplumsal kutuplaşmanın en sonunda, iklim ve çevre konularına yönelik bakışta da kendisini göstermeye başladığını söyledi. İklim krizi konusundaki farkındalığın ve endişenin geçtiğimiz seneye göre yine arttığı ve dünya ortalamalarının çok üstüne çıktığını söyleyen Doğru, “Ancak orman yangınlarının nedenleri konusundaki bölünmüşlük kötü bir işaret. İnsanlar konuya objektif bakmakta ve bilimi dinlemekte zorlanıyor. Partizanlık, önümüzdeki günlerde iklim krizi mücadelesi konusunda daha büyük bir engel yaratabilir” diyor.

Sonuçları değerlendiren KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, 2021 yılı iklim değişikliği araştırması bulgularının bir yandan toplumsal değişime diğer yandan da değişmeyenlere işaret ettiğini ifade ederek, şöyle diyor: “İklim değişikliği konusunda değişen elbette bekleneceği gibi toplumsal farkındalıktaki artış. Öte yandan ülkenin uzun süredir ruhi ve zihni ambargosunun etkisinde olduğu iktidar yandaşlığı ve karşıtlığına dayanan kutuplaşmanın iklim değişikliğinin sonuçları konusunda da etkisini görüyoruz. Bu araştırma bir kez daha yaşanan gündelik hayat ve meseleler üzerinden farkındalığın ve endişenin yükseldiğini ama öte yandan da ne yapılacağı konusunda hem bilgi eksikliğinin hem de siyasi pozisyonların ürettiği farklılaşmaların olduğunu teyit ediyor.” 

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.