NASA geçtiğimiz günlerde yeni bir çalışmasını yayımladı. Buna göre petrol ve gaz endüstrisi, güçlü bir seragazı olan metan emisyonlarındaki küresel artıştan büyük ölçüde sorumlu. Metan emisyonları her yıl 25 teragramlık -bir teragram bir trilyon grama eşit- bir artış gösteriyor.
Bulgular, Paris İklim Anlaşması’nın ana hedefi olan küresel ortalama sıcaklık artışını 2 derecenin altında sınırlama hedefine ulaşabilmek için dünyanın başta rüzgar ve güneş olmak üzere yenilenebilir enerjiye hızlıca geçmesi gerektiğinin altını çiziyor.
NASA Jet Propulsion Laboratory’den John Worden’ın liderliğinde bilim insanlarından oluşan ekip, petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtların işlenmesinin ve nakliyesinin günümüzde dünyanın tabanındaki fosil metan salımına büyük ölçüde katkı yaptığı sonucuna ulaştı. Bir petrol kuyusu işletildiğinde, gaz kaçınılmaz olarak pompalanan petrol ile aynı anda serbest bırakılıyor. Daha az ölçüde, yeraltı doğalgaz rezervlerinde bulunan ve yanıcı bir gaz olan metan salınıyor. İklim için zararlı olan bu emisyon kaynakları bugüne değin hafife alınıyordu.
Öte yandan doğal metan kaynakları da söz konusu: Sulak alanlar, bataklıklar, mangrovlar ya da Kuzey Kutbu permafrostunun gelgit havuzları ve toprak altında sıkışmış fosil metanı serbest bırakan jeolojik kaynaklar. Diğer kaynaklar arasında ise tarım ve atık işleme, geviş getirenlerin sindirim faaliyetleri, gübre fermantasyonu veya sel alanlarındaki pirinç üretimi gibi alanlar gösterilebilir.
Peki NASA ekibi, petrol ve gaz keşiflerden dolayı artan metan emisyonuna ilişkin kanıtı nasıl buldu? 2006 ve 2014 yılları arasında dünyanın yakılan alanındaki azalma, metan emisyonlarının, bilim insanlarının öngördüğünün üzerinde bir azalma ile sonuçlandı. Bu sayede, Nature Communications’da yayımlanan bir araştırmaya göre, ateşle bağlantılı metan kirliliği düşünülenden iki kat fazla oranda azaldı.
NASA ekibi, toprak üstü ölçümlerinden elde ettiği izotop kanıtlarıyla yeni hesaplanan ateş emisyonlarını birleştirdiğinde, artışın yılda yaklaşık 17 teragramının fosil yakıtlardan, 12 teragramının ise sulak alanlardan veya pirinç tarımından kaynaklandığını; ateş kaynaklı salımların da yıllık yaklaşık 4 teragram azaldığını ortaya koydu. Bu üç rakam hesaplandığında yılda 25 teragrama – gözlemlenen artışla aynı – denk geliyor.
Worden ve ekibi, çalışmada, tüm metan değişimlerini daha doğru bir şekilde tespit etmek için yeni yeryüzü uydu verileri analizini uyguladı.