Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefiyle Aralık 2015’te Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında COP 21’de kabul edildi.
Türkiye, BMİDÇS’in gelişmiş ülkeler kategorisini oluşturan Ek-1 listesinden çıkarılmayı ve gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer almayı talep ettiği için bugüne kadar anlaşmayı onaylamamıştı.
Paris Anlaşması’nı onaylayan ülkelerin, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak ve 2050’ye kadar sera gazı emisyonlarını sıfırlamak için taahhütlerini hayata geçirmesi gerekiyor.
Paris Anlaşması neden önemli? 10 Soruda Paris İklim Anlaşması İçin Tıkla
Çin’den Önemli Bir Adım
Beklenenden ve gerekenden az olmakla beraber, dünya en fazla emisyon üreten ülke olan Çin, iklim mücadelesine yönelik adımlar atmaya başladı. Bu adımlardan biri olarak BM Genel Kurulu’nda gelişmekte olan ülkelerde yeşil ve düşük karbonlu enerjiye desteğini artıracağını ve ülke dışında yeni kömür santrali inşa etmeyeceğini duyurdu.
🙌 Çin uluslararası kömür santrallerine artık yatırım yapmayacak.
🌿 Diğer fosil yakıt finansörü ülkelerin ve finansal kurumların da bu kararı örnek almasını ve fosile akan paranın kesilmesini talep ediyoruz.
☀️ Artık adil, temiz ve yenilenebilir bir enerji dönüşümünün zamanı. pic.twitter.com/lDCLn0dtZc
— 350 Türkiye (@350turkiye) 29 Eylül 2021
Çin, halen dünyada planlanan ve inşaat aşamasındaki en fazla projeye sahip ülke. Çin, “Kuşak ve Yol” adıyla bilinen altyapı projesi kapsamında, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelerde kömüre dayalı enerji projelerine destek veriyordu. Hatta bu kapsamda Adana Sugözü sahilinde yer alan ithal kömüre dayalı santral yatırımı işletmeye geçmek üzere.
Tıkla, Adana Sugözü’nde yeni kömürlü termik santral istemeyenlere destek ver
Peki ya bundan sonra?
İlk olarak Paris İklim Anlaşması’nın Türkiye’de meclis tarafından onaylanacak olması oldukça önemli bir gelişme. Bundan sonrası için konuda somut hedef ve politikaların belirleneceği yeni bir döneme geçilmesi lazım.
View this post on Instagram
Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı mevcut hali ile maalesef yetersiz, güncel değil ve tekrar çalışılması lazım.
Türkiye, 2015’te Birleşmiş Milletler’e sunduğu Ulusal Katkı Beyanı çerçevesinde 2030’da en yüksek emisyon seviyesine ulaşacağını ve 2030 itibarıyla emisyonlarını yüzde 21 azaltacağı taahhüdünde bulunmuş, karbon nötr hedefini paylaşmamıştı.
Hiç kuşkusuz güncel beyandan yer alması gereken ana başlıklar yeni kömür yatırımlarını durdurulması, mevcut kömür santrallerini kapatma tarihini belirlenerek çıkış planlarının hazırlanması ve diğer tüm fosil yakıtlardan çıkış planlarına bir an önce başlanması olmalıdır.
Diğer yandan Ticaret ve Sanayi Bakanlığı tarafından geçtiğimiz Temmuz ayında yayınlanan “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” Türkiye’nin bu konuya bakış açısını gösteren ve yol haritasını tanımlayan ilk resmi döküman oldu.
Ancak Eylem Planı, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na karşı ihracat bakış açısıyla ne yapabiliriz diye cevaben ilk reflekse hazırlanmış gibi duruyor. Dolayısıyla, büyük ölçüde ekonomik kazançların muhafaza edilmesi ve/veya geliştirilmesi için ne yapılması gerektiğini tanımlıyor. İlgili plan da güncellenmesi gereken Ulusal Katkı Beyanı doğrultusunda yeniden ele alınmalıdır.
Paris Anlaşması’nın onaylanması geç de olsa olumlu bir gelişme. Bundan sonra yapılması gereken ise artık anlık olarak hareket etmek yerine tüm ülkenin takip edeceği ve her kesimin kendi üzerine düşeni de tanımlayacağı bir vizyon sunulması.
Adil bir enerji dönüşümü için ise bu vizyonun katılımcı bir şekilde kurgulanması ve uzun vadeli planlamaların yapılması elzem. Ancak bu sayede enerji dönüşümünün kamu, sektörler ve bireyler bazında profesyonel bir şekilde yönetilmesi ve hayata geçirilmesi gerçekçi hale gelecektir.