Muğla’da, Yatağan Turgutlular zeytinliklerini ellerinden alıp kömür ocağı yapan şirkete “Zeytin Dostu Derneği” tarafından altın madalya verilmesini protesto etti. Turgut Yardımlaşma Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği binasında bir araya gelen Turgutlular, bölgedeki zeytinlikleri söküp ekolojik yıkıma yol açan termik santrale Zeytindostu Derneği tarafından altın madalya verilmesini kara mizah olarak niteledi.

TERMİK SANTRAL KÖYLERİ YOK ETTİ

Basın toplantısında konuşan Dernek Başkanı Kazım Erol, Eskihisar, Yeşilbağcılar ve Turgut’a kadar uzanan coğrafyadaki yüz binlerce zeytin ağacının antik Karia’dan günümüze kadar tarihe tanıklık ettiğini, yörede yaşayan insanların kültürüne ve ekonomisine katkı sağladığını belirtti. Yatağan Termik Santrali’nin Bağyaka köyünden başlayarak, Eskihisar ve Yeşilbağcılar Köylülerini yerinden yurdundan ettiğini belirten Erol, sıranın eski adı Leyne olan Turgut beldesine geldiğini dile getirdi. Madencilik yüzünden köylülerin gözyaşı ve acılar içinde köylerini terk etmek zorunda kaldıklarını ifade eden Erol, insanların topraklarının yok pahasına ellerinden alınarak yoksulluğa sürüklendiğini vurguladı.

KARA MİZAH!

Yatağan termik Santrali’nin maden sahasından söktüğü asırlık zeytin ağaçlarını kül döküm sahasına 3-5 kilometre uzaklıkta halktan kamulaştırdığı sahaya diktiğini aktaran Erol, şunları söyledi; “Şirket kendi adına marka alarak Zeytindostu Derneğine üye olmuş, Nisan 2018 tarihinde bu dernek tarafından Gaziantep’te altın madalya ile ödüllendirilmiştir. Zeytin kanununa rağmen bölgedeki zeytinlikleri söküp ekolojik yaşamı yıkan, bölge insanını yoksulluğa iten, Yatağan Termik Santraline ve kül döküm sahasına 3 km uzaklıktaki zeytinden elde edildiği ileri sürülen ürüne kimler, nasıl, hangi vicdan ve akılla altın madalya verir. Bu tamamen bir kara mizahtır. Halkı sömürüyü ödüllendirmek termik santrali aklama çabasıdır” diye konuştu.

YERİNDEN EDİLEN TAŞ YOSUN TUTMUYOR

Dernek olarak termik santrali bölgede söktüğü zeytinleri gerçek sahiplerine vermesini talep ettiklerini kaydeden Erol, zeytin katliamı yaptığı gerekçesiyle defalarca ceza kesilen termik santrale verilen ödülün geri alınmasını istediklerini ifade etti. Basın toplantısına destek için geldiğini belirten Yeşilbağcılar Köyünden 80 yaşındaki İsmet Uzakgiden, termik santralin kendi köylerini yok pahasına kamulaştırıp, köylüleri muhacir durumuna düşürdüğünü belirterek, “Biz yandık siz yanmayın. Termiğe arazilerinizi vermeyin. Direnin. Yerinden edilen taş yosun tutmuyor” dedi.

Basın açıklamasına EGEÇEP Yürütme Kurulu üyeleri de destek verdi

TORYUM İDDİASI

Eski maden işçisi Önder Öztemiz, bölgede linyit yataklarının yanı sıra toryum ve bor rezervleri de olduğunu, şirketin asıl gözünü bu madenlere diktiğini ileri sürdü. Turgut mahalle muhtarı Kerim Bahçeli, köylerinin istimlak edilmesini istemediklerini belirterek, “Biz köyümüzü seviyoruz, bir yere gitmek istemiyoruz. Her şeyden önce birbirimize kenetlenmemiz gerekli. Vatandaşlarımız biraz daha duyarlı olmalı” dedi.

‘CENNET KÖYÜMÜZDE ÖLENE KADAR YAŞAMAK İSTİYORUZ’

Turgutlular şunları söylediler:

Şerifhan Yücel: Köyün bu kadar kötü durumda olduğunu insanlara anlatamıyoruz. Zeytinlerin olduğu yere gittiğim zaman ağladım, vicdanı sızladı. Herkes gitsin görsün.
Tayyibe Demirel: Buranın yağları dedelerimizden bu yana en iyi yağ. Şimdi bu yağlara altın madalya verip reklam yapmalarının anlamı yok. Atalarımızdan kalan zeytinliklerimizi elimizden zorla aldılar. Valiye. kaymakama gide gide yorulduk senelerdir. Yerimizi yurdumuzu vermek istemiyoruz. Bu kadar basit. Buralar cennet, termikçiler sizin bu cennette ne işiniz var, çekin gidin biz kömür alacağız diye bize cehennem hayatı yaşatmak istiyorlar. Buna kimsenin hakkı yok. Biz cennet köyümüzde ölene kadar yaşamak istiyoruz. Diğer ülkeler aya, uzaya çıkıyor. Türkiye hala köstebek gibi yerin altındaki kömürü çıkarmakla uğraşıyor.

Halise Gürgüt: Doğma büyüme Turgutluyum. Artık başka yerde yaşayamıyorum. Topraklarımdan bir karış vermem. 80-90 yaşına kadar o topraklara ne hallerle baktım ben. Termiği icat edenler şeytancığından bulsunlar. Köylülerimiz de topraklarımızı vermesinler.

‘KÖYÜMÜZE KİMLİK VEREREK GİREBİLİYORUZ’

Arife Kalın: Yeşilbağcılardan geldik bu köye. 85 yaşındayım. Burayı mekan tutum, şimdi nereye gideyim bu yaşta. Bir adamım var 20 yıldır felçli. Onu mu sürekleyim ardımdan eşyaları mı?

Muammer Uyar (Yeşilbağcılar, emekli öğretmen): Köyümüz kömür için istimlak edildi ve yeri değişti. Halkımızın yüzde ellisi başka yerlere gitti. Biz istimlak mağduruyuz. En azından 600-700 yıllık olan köyümüz artık harabe oldu. Zeytinliklerimize gidecek yolumuz bile yok artık. Şirket önümüzü kesti tamamen. Kendi köyümüze kimlik vererek giriyoruz artık.

Kaynak: Özer Akdemir / Evrensel – Fotoğraflar: Özer Akdemir