İklim değişikliği, 4 Ekim 2017 Çarşamba günü Mersin’de mimarlık ve kent merceği altında incelendi.
TMMOB Mimarlar Odası Mersin Şubesi’nin ev sahipliğini yaptığı panelin açılış konuşmasını Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı Ömer Sakar yaptı. Ömer Sakar, 2 Ekim Mimarlar Günü nedeniyle yaptıkları Mimarlar Odası Dünya Mimarlık Günü Basın Açıklamasını, açılış konuşmasında yeniden dile getirdi. Bu açıklamanın ana teması şu şekildeydi:
“İklim değişikliğine yol açan kentleşme politikalarına son verilmelidir!”
Panelde öncelikli olarak iklim değişikliğinin sebepleri ve etkileri dile getirildi. 19. yüzyıla kadar periyodik yaşanan iklim değişikliğinden farklı olarak, tanıklık ettiğimiz küresel ısınmanın Sanayi Devrimi ile başlayan süreçte insan faktörü nedeniyle gerçekleştiği vurgulandı.
Bu önemli bir vurguydu. İnsani faktörün ağır bastığı iklim değişikliği, aslında insanın her geçen gün doğadan biraz daha uzaklaşmasının ve bu uzaklaşma esnasında doğaya ne kadar zarar verdiğinin önemli bir göstergesidir. Doğanın bir parçası olan insan, yaşamı süresince kurabilme potansiyeline sahip olduğu dengeden uzaklaşmış, özellikle endüstri başta olmak üzere, diğer tüm alanlarda içine girdiği kar hırsı ve yarışma duygusunun girdabında doğaya ve kendisine ne kadar zarar verdiğini görmez hale gelmiştir. Buna ilaveten, elinde bulundurduğu teknolojik imkanlarla gerekli ekolojik dönüşüme de olanak vermeyen insan türü, tüm canlıların etkisi altında olduğu iklim değişikliğine yönelik çaba gösterme iradesine de henüz ulaşamamıştır. Bu noktada biz, iklim değişikliğinin sebepleri ve etkileri üzerine panelistleri dinlerken ve bunun üzerine düşünürken, panelin konusu genelden özele, yani küresel iklim değişikliğinin yarattığı küresel etkiden yerel etkiye doğru kayıyordu.
Panelin doğası gereği iklim değişikliğinin yerel etkileri Mersin özelinde ve kent bağlamında tartışıldı. Yerelde yapılan incelemeler görsellerle birlikte panel takipçilerine sunulurken, panel boyunca konunun küresel boyutu unutulmadı. Dünyanın farklı bölgelerinden ve şehirlerinden iyi örnek uygulamaları değerlendirildi. Bu örnekler, özellikle Mersin’in coğrafi ve kentsel yapısına daha yakın şehirlerden (Freiburg: Temiz/Yeşil Enerji Uygulaması, Kopenhag İklim Uyum Planı vb.) seçilerek, uygulanabilecek projelerin ve altyapı çalışmalarının hayali olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Daha çok mimari alandan gösterilen iyi örnek uygulamaları (özellikle enerji tüketimini azaltmaya ve enerji verimliliğine olan yönelim) her ne kadar geleceğe daha olumlu bakmamızı sağlayacak nitelikte olsa da, şimdiye kadar Mersin’deki yapılaşma zihniyeti umutsuzluk saçıyordu. Şehir merkezinden geçerek denize ulaşan sekiz ana dere yatağı üzerinin neredeyse hepsinde yapılaşma vardı. Bu yapılaşmalar haricinde de kartopu gibi çoğalan bir betonlaşmaya ev sahipliği yapıyordu Mersin. Bu yapılaşmayı gerçekleştirenler, bu yapılaşmalara izin verenler ve tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye yönelik adım atmayıp bu yapılarda ev sahibi olanlar, Mersin’de gerçekleşen iklim değişikliğine, hava kirliliğine, sellere ve bu afetlerden dolayı can kayıplarına yol açmaya devam ediyordu. Şehirde artan araba sayısı ile birlikte yükselen fosil yakıt tüketimi de cabası…
Sonuç olarak, Mersin’de böyle bir panelin gerçekleşmesi iyiydi, hoştu; ama bir o kadar da geç kalınmıştı. İklim değişikliği olağanüstü hızıyla devam ediyor, Mersin her geçen gün doğal afetlere karşı iyice kırılganlaşıyordu. Ayrıca, Mersin Üniversitesi’nden otobüsle getirilen öğrenciler olmasaydı, panele ilgi oldukça düşük seviyede kalacaktı. Kent paydaşlarının hep birlikte üzerine eğilmesi gereken bir konu, özellikle sorunu yaratmakta büyük paya sahip olanlar tarafından es geçildi.
Barış Can Sever