Dünyanın en önde gelen çevre ödülü, her zamankinden daha fazla sayıda kadın tarafından kazanıldı. Bu, gezegeni savunmada kadınların oynadığı giderek artan rolü gösteriyor.

Sağlıklı bir gezegen için verilen mücadele bazen peşpeşe yaşanan bir dizi yenilgi gibi hissedilebilse de, bu yılki Goldman çevre ödülü altı olağanüstü başarı hikayesini kutluyor; bunlardan beşinde öne çıkanlar kadınlar.

Eski Güney Afrika başkanı Jacob Zuma ve Rus lideri Vladimir Putin’in imzaladığı nükleer anlaşmaya karşı bir mahkeme kararından Vietnam hükümetini kömürden yenilenebilir enerji kullanıma sevk eden bir kampanyaya kadar, geçtiğimiz gün Dünya Günü’nde açıklanan ödül kazananların hepsi, güçlü çıkar gruplarına karşı mücadele veren, taban örgütlenmelerinde yer alan aktivistler.

2018 Goldman çevre ödülünü kazananlar: (sol üstten başlayarak saat yönünde) Manny Calonzo, Francia Márquez, Nguy Thi Khanh, LeAnne Walters, Makoma Lekalakala ve Liz McDaid, Claire Nouvian. Fotoğraf: 2018 Goldman Çevre Ödülü

 

Latin Amerika’da ödülü kazanan Francia Márquez, Afro-Kolombiyalı bir topluluk lideri. Márquez, 80 kadının 10 gün boyunca Amazon nehrinden Bogotá’ya gerçekleştirdiği 350 millik yürüyüşün öncülerindendi. Yürüyüş sayesinde hükümet, siyanür ve civa ile nehirleri kirleten yasadışı madencileri uzaklaştırmak için ordu birlikleri göndermişti.

Márquez, daha önce ödül kazanan birçok kişi gibi, büyük tehlikelerle karşı karşıya. Çevresel aktivizmin tehlikeleri son iki yılda iki Goldman ödülü sahibinin öldürülmesiyle de görülebiliyor.

2015 yılında ödül kazananlardan, Honduraslı yerli hakları savunucusu ve baraja karşı kampanya yürütenlerden Berta Cáceres, ödülünü almasının üzerinden daha bir yıl geçmeden öldürüldü. Bundan on ay sonra, 2005 yılında ödül kazananlardan Meksikalı aktivist Isidro Baldenegro López, Sierra Madre sıradağlarında silahla vurularak öldürüldü. Bu ayın ilk günlerinde, geçen yılki ödülü kazananlardan biri olan, dağ gorilleri için Virunga sığınağında park koruculuğu yapan Rodrigue Katembo, milis gruplarının gerçekleştirdiği bir katliamda altı çalışma arkadaşını kaybetti.

Márquez, yürüttükleri kampanyada güvensizliğin hayatın bir parçası olduğunu ifade ediyor.

The Guardian’a yaptığı açıklamada “Milislerden, liderlerden, örgütlerden ve topluluklardan sürekli ölüm tehditleri alıyoruz. Çevreyi ve toprağı korumak; arazinin üzerinde yaşamak isteyenler ile araziyi ceplerini doldurmak için isteyenler arasında daima ihtilaf doğuracaktır” diyor. Márquez, “Bu ödül dünyada çevreye önem veren tüm halkların kolektif mücadelesinin … ve ortak evimizi koruma uğurunda öldürülen tüm liderlerin tanınması anlamına geliyor” diye belirtiyor.

35 yaşında bir hukuk öğrencisi olan ve iki çoçuğunu tek başına büyüten Márquez, 13 yaşında bir hidroelektrik santraline karşı bir kampanyaya katıldığından beri topluluğunda çevre ve değişik konularda aktivistlik yapıyor.

Bu yılki ödüller, çevre aktiviziminde kadınların giderek öne çıkan rolünü gösteriyor. 1990’dan bu yana her yıl, Goldman ödül vakfı, üzerinde insanların yaşadığı her bir kıta için, altı ödül verdi. Bu vakıf, sigorta sektöründe servet kazanan Levi Strauss ailesinin bir üyesi tarafından kurulmuştu.

Bu ödülü kazanan altı kişiden beşi ilk defa kadın. Kazananlar arasında Güney Afrikalı nükleer karşıtı aktivistler Makoma Lekalakala ve Liz McDaid, Vietnamlı temiz enerji savunucusu Nguy Thi Khanh, ABD’li temiz su savunucusu LeeAnne Walters ve Fransız deniz yaşamı savunucusu Claire Nouvian yer alıyor. Erkek ödül sahibi ise Filipinli kurşun karşıtı kampanyacı Manny Calonzo.

Márquez, bu ödülü, topraktan kaynak çıkarmaya odaklanan “ölü” kaz çıkar ekonomisinden ise, yaşam armağan eden “anaç” bir yeni ekonomi ve siyaset modelini geliştirmek için kullanacağını belirtiyor.

“İhtiyacımız olan ilk şey, kendimizi içinde bulduğumuz tarihi anın daha çok farkında olmak: Gezegen yok ediliyor, durum bu kadar basit. Eğer bunu engellemek için bir şey yapmazsak, biz de bu yıkımın bir parçası olacağız” diyor. “Zamanımız geldi, harekete geçmeliyiz; ardımızda, servet biriktirmektense yaşamı korumaya daha çok değer verilen, daha iyi bir dünya bırakmak için bizden sonraki nesillere karşı sorumluyuz.”

Kaynak: The Guardian