Konuk yazar: Marlena Chertock*

Bu makale ilk olarak Ocak 2020’de Entropy Inherited‘de yayınlandı

Bugün, Dünya Engelliler Günü‘nde bu ülkedeki derin yerleşik ırkçılığın yanı sıra sistemsel eşitsizlikler üzerine düşünüyorum. Bunlardan dolayı, engellileri, siyahi insanları, etnik azınlıkları, Yerli halkları ve temsiliyeti düşük toplulukları korona virüsüne yakalanmak, çevre adaletsizlikleri ve toksik kirlilikkarşısında daha yüksek risk altında bırakıyoruz.

COVID-19 salgınında şahit olduğumuzla aynı düzeyde beceriksizlik, hareketsizlik ve plansızlığın, şimdiden insan hayatına ve ekonomik kayıplara mâl olmaya başlamış olan iklim değişikliği söz konusu olduğunda tekrarlanmasına izin veremeyiz. Daha başarılı olmalı ve iklim değişikliğinin en sert vurduğu topluluklara, dirençli olduklarını temin edecek şekilde öncelik vermeliyiz.

Engelli kişiler, görebileceğiniz en dirençli insanlar arasındalar. Bizim için inşa edilmemiş bir dünyada nasıl var olduğumuzdan öğrenilecek çok şey var.. 

Hükümetler, belediyeler ve şirketler değişkenlik arz eden iklim risklerine dair azaltım ve uyum stratejileri geliştirirken engellileri çok az göz önünde bulunduruyor, dahil ediyorlar. Bu değişmeli.

Dünya Bankası verilerince, neredeyse 1 milyar insan, ya da dünya nüfusunun %15’i, engellidir. İklim değişikliğinin yoğunlaşan etkilerine maruz kalan birçok kişi engellilerden olacak. Ayrıca, iklim değişikliği kendisi de engellilik hâline yol açabilir (mesela, uzuv veya göz kaybına veya Travma Sonrası Stres Bozukluğuna neden olabilir). Yakınlarda alınan bir BM kararı, hükümetlere, “insan hakları, sağlık hakkı, yerli ve yerel toplulukların, çocukların, göçmenlerin, engellilerin ve kırılgan durumda olan kişilerin haklarına dair sorumluluklarını öne çıkarmaları ve göz önünde bulundurmaları” için çağrıda bulunuyor. 

İklim değişikliğinin etkileri, engellileri orantısız şekilde etkiler. Engelli kişiler iklim değişikliğine uyum sağlamak için ihtiyaçları olan kaynaklara sahip olmayabilirler. Değişik seviyelerde hareket kabiliyetleri olabilir ya da bunun için yardımcı araçlara ihtiyaçları olabilir. Kronik ağrıları olabilir, kolostomi torbası veya ilaç gibi tıbbi teknolojilere ihtiyaçları olabilir. Zihni sorunları da olabilir. Engelliler, afet ve felaket anlarında sıklıkla, hayatlarını tehdit eden yapısal engellerle karşılaşır. Bunlar arasında erişimi güç altyapı ve toplu taşıma sistemleri, kalıcı yoksulluk, şehir idaresinde kısıtlı ses sahibi olmak ve katı iletişim kanalları sayılabilir. Bu engeller, sağlamcılık, yani engellilere karşı sistemsel ayrımcılık ve toplumsal önyargı yanı sıra ırkçılık, cinsiyetçilik ve sosyo-ekonomik eşitsizliklerle iç içe geçmiştir.

Kadınlar, yerli halklar ve gençlerin iklim eylemliliği tartışmalarında önemli katılımı oldu. İklim eylemliliğini tartışır ve uygulamaya koyarken engelli bakış açısını dahil etmek de eşit derecede hayati. Farklı farklı engelli kişiler çevresel karar süreçlerine katılmalı.

Hükümetler, engellilerin bir afet hâlinde ve iklim değişikliğinin etkileriyle sağlık hizmetlerine, ilaçlara, hayat kurtarıcı teknolojilere, elektriğe ve birçok başka şeye nasıl erişebilecekleri üzerine dikkatle kafa yormalı. Mevcut planları ve erken uyarı sistemlerini erişilebilirlik açısından değerlendirmeliler. Mesela, engelli kişiler uyarılara farklı şekillerde erişebiliyor mu? (mesela görme veya işitme engelliler). Gelmekte olan sel veya orman yangını gibi bir doğal afetten kaçmaları için yeterince zaman tanınıyor mu?

Engellilik geniş bir alandır ve farklılıklar arz eder. Benim şahsi tecrübem olan spondiloepifizyal displazi bile farklı kişileri farklı şekillerde etkiliyor. Hükümetlerin, birbirlerinden çok farklı engellilik hâlleri olduğunu, aynı olgunun farklı kişileri aynı şekilde etkilemeyebileceğini ve iklim eylem planları yapılır ve uygulanırken engellilik ve hastalıkların göz önünde bulundurulması gerektiğini idrak etmesi önemlidir. İşitme engelli birinin ihtiyaç duyacağı erişilebilirlik, tekerlekli sandalye kullanan birinin veya kendi başına yürüyebilen ama uzun müddet ayakta durduğunda veya yürüdüğünde ağrıları olan birisininkinden farklıdır; ki onun da erişim ihitiyaçları görme engelli birinin veya elektrik gerektiren tıbbi alet kullanan birisininkinden farklı olacaktır. Onun ise bir multipl skleroz hastasınınkinden.

İklim değişikliği ve engellilik üzerine size Alice Wong’un kurduğu Disability Visibility Project’ten (Engellilik Görünürlük Projesi) şu muhteşem podcast bölümünü dinlemenizi tavsiye ederim:Climate Change (İngilizce). World Institute on Disability’nin (Dünya Engellilik Enstitüsü) iklim değişikliği ve engellilik hâli arasındaki ilişkileri araştıran ve iklim uyumunun engelli bireylerin ihtiyaçlarını tanımasını sağlamayı amaçlayan Yeni Dünya Engellilik Girişimi’ne dikkat çekiyor.

Engelli bir birey olarak, benim şahsi menfaatim de hükümetlerin ve belediyelerin beni ve engelli arkadaşlarımı iklim eylem planlarına dahil etmelerinde yatıyor. Aksi takdirde, denizler yükseldikçe ölüme terk edilme tehlikesiyle karşı karşıyayız.

*Bu makale ilk olarak Ocak 2020’de kesişimsel bir iklim haber özeti olan Entropy Inherited‘de yayınlandı. Marlena Chertock’un iki şiir kitabı yayınlanmıştır. Crumb-sized (Unnamed Press) ve On That One-way Trip to Mars (Bottlecap Press). Marlena, biseksüel bir şair ve Vaşington’un yıllık LGBTQ edebi festivali OutWrite’ın eş-başkanıdır. Vaşington’da yaşıyor ve iskelet displazisini bilimsel şiire bağlanan bir köprü olarak kullanıyor. Şiirleri ve kısa hikayeleri Breath & Shadow, The Deaf Poets Society, The Little Patuxent Review, Noble/Gas Quarterly, Paper Darts, Rogue Agent, Stoked Words, Wordgathering ve başka yerlerde yayınlandı. Makaleleri ise The Washington Post, Marketplace, Electrical Contractor Magazine, News21, WTOP ve başka mecralarda yayınlanmıştır. Kendisine marlenachertock.com ve @mchertock adresleri üzerinden erişebilirsiniz.

**Kapak fotoğrafı:  ABD – Bayou Bridge Boru Hattı’nın sonunda bulunan St. James’deki siyahi topluluklar bölgede güvenli bir tahliye yolu açılmasını talep ediyorlar. Bölgedeki toksik seviyenin yüksek olmasından dolayı mahalle “Kanser Yolu” olarak biliniyor. /  Fernando Lopez / Survival Media Agency, 2018