Her geçen gün etkisini daha fazla hissettiğimiz iklim krizini durdurmayı, dünyanın ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı iki derecenin olabildiğince altında tutmayı ve daha fazla çaba sarf ederek 1,5 derecede sınırlandırmayı amaçlayan Paris Anlaşması’na Türkiye’nin de katılmasını isteyen sivil toplum kuruluşları bir imza kampanyası başlattı. İmza kampanyasını destekleyen kuruluşlar, Paris Anlaşması’nın ilk imzacılarından Türkiye’nin, süreci tamamlayarak anlaşmaya taraf olmasını istiyor. Bunun için de söz konusu anlaşmanın TBMM’de onaylanması gerekiyor. Onaylama sürecini tamamlamayan ülkeler Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen ve Türkiye. Türkiye, Paris Anlaşması’nı onaylamayan tek G20 ülkesi.

“Türkiye bir  an önce Paris Anlaşmasını onaylamalı ve en kısa sürede de karbon nötr bir ülke olmalı. Bu amaca ulaşmak için de hedeflerini belirleyerek, bu hedeflere ulaşılmasını sağlayacak somut adımları atmalıdır. Paris Anlaşması’nı sürecin ilk adımı olarak kabul ediyoruz.”

Süheyla Doğan – Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü

Dünyanın geri kalanı ise iklim politikaları açısından iddialı bir döneme girdi. Avrupa Birliği 2030 yılına kadar emisyonlarını yüzde 55 azaltmayı ve 2050 yılına kadar da karbon nötr olmayı hedefliyor. Çin, 2060 için karbon nötr olma hedefini; Japonya, Güney Kore, Güney Afrika ve Kanada ise sıfır emisyon planlarını açıkladı. ABD ise Paris Anlaşması’na geri döndü. 

Anlaşma’ya taraf ülkeler, “ulusal katkı beyanı” adı verilen ve ülkelerin kendi şartları doğrultusunda hazırladığı bir plan çerçevesinde iklim krizine yol açan seragazı emisyonlarını nasıl sınırlayacaklarını ya da azaltacaklarını belirtiyor. Paris Anlaşması, ülkelere bir azaltım hedefi koymazken, taraf ülkelerin kendi iradeleriyle belirlediği ulusal katkı beyanlarının küresel ısınmayı iki derecenin altında kalacak şekilde iyileştirilmesi için müzakere edilmesini öngörüyor. Gelişen ülkelere ise gelişmiş ülkelerce teknolojik ve mali destek sağlaması isteniyor.

“Karbonsuz yeni bir düzen kuruluyor ve Türkiye bu düzenin dışında kalıyor. En çok seragazı emisyonu üreten 20 ülkeden biri olan Türkiye’nin de hemen harekete geçmesi gerek. Kimse Türkiye’den tek başına dünyayı kurtarmasını beklemiyor ama evinin önünü süpürmesini istiyor. Türkiye petrol ve doğalgazda zaten dışa bağımlı, tükettiği kömürün de yüzde 60’ı ithal. Dolayısıyla, fosil yakıtlardan kademeli bir şekilde çıkıp yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine geçmek zaten her açıdan Türkiye’nin lehine”. 

Özgür Gürbüz – Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi 

İmza kampanyasına bugüne kadar çevreyle ilgili çalışmalar yürüten 37 sivil toplum kuruluşu destek verdi. Toplanan imzalar, Paris Anlaşması’nın onay sürecinin tamamlanacağı TBMM Başkanlığı’na teslim edilecek. İmza kampanyasını başlatan kuruluşlar, Türkiye’nin Paris Anlaşması’na taraf olmaması halinde uluslararası iklim müzakereleri sürecinin büyük oranda dışında kalacağını da belirtiyor.

Düşük karbonlu ekonomiye geçiş stratejileri bugün ülkelerin yalnızca sanayilerini değil, dış politikalarını da şekillendiriyor. Net-sıfır emisyona ulaşma hedefi 29 ülkede kanunlaşmış ya da politika dokümanlarına yerleşmiş durumda. 98 ülke ise bu yönde hedef almayı tartışıyor. Uluslararası ilişkiler söz konusu hedefler üzerinden yeniden tanımlanırken, Türkiye maalesef bu gruplar arasında yer almıyor. Açıkça belirlenmiş bir “yeşil kalkınma” stratejisi bulunmayan Türkiye’nin, kendisini bu küresel gündemin bir parçası haline getirebilmesi için ilk adım Paris Anlaşması’nın onaylanması. Bu konuda daha fazla vakit kaybedilmemesi gerekiyor.   

Bengisu Özenç – Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü 

İmza kampanyasına ulaşmak için: change.org/parisionayla

*kapak fotoğrafı: Çanakkale – 2019