Aslında yaklaşık 30 yıldır, iklim krizinin etkilerine karşı dünya hükümetleri küresel bir hareket oluşturmaya çalışmakta. Hatta 1992’den itibaren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ile dünyadaki her ülke “tehlikeli iklim değişikliğinden kaçınma” ve sera gazı emisyonlarını adil bir şekilde azaltmak mecburiyetinde.

Şimdi gelin beraber, bu Pazar düzenlenecek ve iklim krizine karşı ülkeleri bir araya getirerek, ortak kararlar almasını hedefleyen; COP26- Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi hakkındaki sorulara bir göz atalım. 

COP Nedir?

COP, (UNFCCC sözleşmesi altındaki) Taraflar Konferansı anlamına geliyor. Her yıl gerçekleşen bu konferans, şimdi 26. defa (COP26) İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenecek.

Paris Anlaşması ile COP26’nın bağlantısı nedir?

2015’de COP21’de imzalanan Paris Anlaşması’nda, hükümetler küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırma hedefi ile 2 dereceden çok daha aşağıda tutma hedeflerini toplu olarak belirttiler. Paris Anlaşması ile beraber ülkeler yasal ve zorunlu olarak bu hedefte birleşiyor.

Bununla beraber, bu hedef için ülkelerin atacakları adımlar, yani ulusal niyet beyanları, yasal olarak zorunluluk taşımasa da, sera gazı seviyelerini azaltmaya, kontrol  altına almaya ve 5 yılda bir niyet beyanlarını güncellemeye çağırıyor.

COP26 ise Ulusal Niyet Beyanları’nın (NDC) güncelleneceği konferans olacak. Buna ek olarak, COP26 için, ülkelerin niyet beyanlarını küresel ısınmayı 1,5 derecede tutacak şekilde güncellemeleri tavsiye ediliyor.

Peki, 1,5 derece hedefinden çok uzakta mıyız?

Maalesef evet. Ülkelerin NDC’leri şu anki hali ile sera gazını azaltmak yerine %15’lik bir artışa götürüyor ve bu da az 2,7 derecelik bir küresel ısınma anlamına geliyor.

Biliminsanları 2030 yılına kadar şu anki emisyonların, 2010 yılı seviyelerinden %45 oranında azaltılması gerektiğini belirtiyor. Bu adımdan sonra ise 1,5 derecelik hedefe ulaşmak için 2050’ye kadar net sıfır hedefi konulması öneriliyor.

Net Sıfır Hedefi Nedir?

Biliminsanları 2050 yılına kadar insanlığın kömür, doğalgaz ve petrol gibi fosil yakıtlardan, tarım ve sanayiden ortaya çıkardığı ve iklim değişikliğine yol açan sera gazlarının emisyonunun durması gerektiğinin altını çizmekte.

2050’ye kadar kadar kontrol altına alınamayan sera gazlarının ise, karbon yutakları dediğimiz, doğal ormanlık ve sulak alanların kapasitesi ile dengelenmesi öneriliyor. İşte bu dengeye “net sıfır” diyoruz.

Bununla beraber, karbondioksitin yüzyıl boyunca atmosferde kaldığı düşünülünce, uzun dönemli hedefler yetersiz kalıyor. Net sıfıra 2050’de ulaşsak bile sera gazı emisyon miktarının önemi büyük ve acilen azaltılması gerekmekte. Yoksa net sıfıra ulaşıp, küresel ısınmayı 2 dereceden fazla artırmamız bile mümkün.

İşte bu yüzden biliminsanları 2020 ile 2030 arasındaki dönemin hayati önem taşıdığını belirtiyor. İnsanlığın bu dönemde sera gazı emisyonlarını düşürmesi, giderek büyüyen bir ekonomi ve artan nüfusumuz düşünüldüğünde daha sonraki dönemler için büyük bir rahatlık sağlayacak.

Peki sorun ne?

Fosil yakıtlara şu an hala ciddi oranda finansal kaynak sağlanmakta. Temiz ve adil bir enerji dönüşümü için gerekli finansman istenildiği kadar canlanmış değil.

AB, ABD, Çin, Rusya, Avustralya, Birleşik Krallık gibi ülkelerin bu konuda ciddi adımlar atması, sadece fosil yakıt tüketimlerini değil, üretimlerini de kontrol altına almaları gerek.

Aynı zamanda az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin temiz enerjiye geçişi için de güvenli bir ekonomik ortamın sağlanması gerekmekte.

COp26’da sadece sera gazı emisyonları mı konuşulacak?

Hayır, aslında iklim finansmanı konferansta önemli bir rol oynayacak. Az gelişmiş ülkeler için özel ve kamusal sektörlerden sağlanacak bu fon, ülkelerin sera gaz emisyonlarını azaltması ve aşırı hava olaylarına karşı kendilerini korumaları için kullanılacak.

Şu anda Almanya ve Kanada’nın liderlik ettiği bir grup,iklim finansmanı üzerinde bir teklif sunmuş durumda. 2025’e kadar her yıl 100 milyarlık bir fon oluşturması hedeflenen bu yeni teklifin detayları COP26’da belli olacak.

Kömürden çıkış da konferansın başlıklarından biri. Dünyanın en fazla kömür tüketen ülkesi olan Çin, bu yıl sınırları dışındaki kömürlü termik santral projelerine destek vermeyeceğini duyurdu. Bununla beraber Türkiye, Hindistan, Meksika ve Avustralya gibi kömür tüketicilerin bu konuda atması gereken adımlar var.

COP26’da konuşulacak bir başka konu da doğa odaklı çözümler. Ormanlık alanların artırılması, yeniden canlandırılması, sulak alanlar gibi diğer doğal karbon yutaklarının korunması büyük önem taşıyan konulardan. Özellikle Brezilya’da Amazon’un korunması konusunda ciddi tartışmalar olacağa benziyor.

COP 26 sürecinde artışı iklim değişikliğine yol açan sera gazlarından, metan gazına da ciddi bir önem verilmiş durumda. Metan atmosferde karbondioksitten daha kısa süre kalsa da kimyasal yapısı yüzünden daha fazla ısınmaya sebebiyet vermekte. Metan gazı, özellikle hayvancılık, hayvan atıkları, petrol ve diğer fosil yakıtların aranması sırasında ortaya çıkıyor.

ABD ve AB’nin başını çektiği bir koalisyon, 2030’a kadar metan gazına odaklanan basit çözümler ile bu sera gazını ciddi derece azaltacak bir öneri sunacak.

COP26’da anlaşma sağlanamazsa ne olur?

Açıkçası COP26’nın iklim krizi konusunda her soruna çözüm olacağı konusunda boş hayaller üreten kimse yok diyebiliriz. Bu konferanstan sonra ortaya çıkacak Ulusal Niyet Beyanları büyük ihtimal 1,5 derece hedefini tutturamayacak. Tam da bu sebeple topluluklarımızın taleplerini yükseltmek, karar alıcılar üzerinde kamuoyu baskısı oluşturmak hayati derecede önemli.

COP26’nın en önemli hedefi hükümetlerin bu konferanslardan anlaşarak ayrılmasını sağlamak. Uluslararası ilişkilerin karmaşıklığını ve daha önce başarısız geçen COP’ları düşündüğümüzde ortak hedefler yerine karşı hedefler oluşmaması oldukça önemli.

Çünkü hükümetlerin iklim krizini kontrol almayı hedefleyen bu yolda adımlar atması, aynı şekilde finansörleri ve şirketleri de bu yola doğru yönlendirecek bir dönüşüm yaratacak.

Ama tabii ki bu dönüşümün adil ve eşitlikçi olması için bireylerinde bir araya gelerek seslerini duyurması gerekmekte.

Taleplerimize sen de imzan ile destek ver

O yüzden biz de seni, 350 olarak ABD, AB ve Birleşik Krallık liderlerine yaptığımız çağrıya ortak olmaya çağırıyoruz.

Bizce sadece tek bir doğru seçim var: Zengin ülkeler fosil yakıtlara desteği sonlandırmalı ve kaynaklarını adil, temiz, yenilenebilir enerjiye geçiş için kullanmalı.

Dünyanın dört bir yanından ABD, AB ve Birleşik Krallık liderlerinden birlikte talep ediyoruz:

Adil bir şekilde payınızı ödeyin: İklim finansmanı taahhütlerinizi yükseltin ve hayata geçirin.

Fosil yakıtlara desteği sonlandırın: Kömür, petrol ve gaz endüstrisine yönelik desteğinizi her yerde sonlandırın.

Adil dönüşümü finanse edin: Hiç bir ülkeyi ve hiç bir emekçiyi geride bırakmayacak şekilde kanıtlanmış çözümlere, ve herkes için yenilenebilir enerji çalışmalarını finanse edin.

Dilekçe metninin hepsini okumak ve bu çağrımıza imzan ile destek vermek için buraya tıklamayı unutma.