Funda Gacal Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL) 16 Kasım 2016
İklim finansmanı, Trump ve emisyon azaltım hedefleri tartışıladursun, iklim adaleti ailesinin hız kesmeyen üyesi, sağlık alanı Marakeş’te oldukça aktif. Dünya Sağlık Örgütü bu hafta iklim değişikliği, çevre ve sağlık üzerine yeni bir deklarasyon yayınlarken, saygın sağlık dergisi Lancet iklim değişikliği alanındaki yeni kazanımı “Lancet Geri Sayımı”nı kurduğunu duyurdu.
Sağlık hakkı, anayasada sağlıklı çevreye erişim ile bir yurttaşlık hakkı olarak tanımlanırken, Paris Anlaşması’nın giriş bölümü de tarafların iklim değişikliği ile mücadelede insan sağlığını göz önünde bulunduracaklarından bahsediyor. Başta meteorolojik etmenler olmak üzere iklim krizinin yarattığı riskler insan sağlığını ve varlığını doğrudan tehdit ediyor. İklim krizinin yarattığı sağlık sorunlarını tek tek keşfederken, bu krize neden olan fosil yakıtların doğrudan ölümcül bir suçu daha var: hava kirliliği. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün verilerine göre hava kirliliği dünyada her yıl ortalama 6,5 milyon kişinin erken ölümüne neden oluyor. Durum Türkiye’de de farklı değil, Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından hazırlanan Kara Rapora göre 2015 yılında 81 şehrin 80’i Dünya Sağlık Örgütü rehber değerinin üzerinde (PM 10 referansıyla) kirli hava soluyor. Sağlık ve Çevre Birliği’nin (HEAL) raporuna göre ise Türkiye’de termik santrallerden kaynaklı hava kirliliği her yıl yaklaşık 3000 insanın erken ölümüne neden oluyor. Hava kirliliği ve iklim değişikliğinin yarattığı sağlık riskleri konusunda bilimsel çalışmalar yapıladursun, ben bugün biraz umuttan bahsedeceğim.
Tütünden Hava Kirliliğine, Kazanılmış Bir Mücadele
Tütün bitkisinin Amerika yerlileri tarafından kullanılmasıyla başlayan sigaranın yolculuğu, Columbus’un birkaç tütün yaprağı ve tohumunu Avrupa’ya götürmesiyle devam eder. 1800’lerde artan savaşlarla beraber sigara da bağımlılıklarımız arasında yer alır. Kuzey Amerikalı bir grup doktorun sigaranın etkili bir ilaç olduğunu iddia etmesi ve sigara tüccarlarının “mucizevi” pazarlama stratejileriyle sigara 1900’lerin ilk çeyreğine kadar altın çağını yaşar. 1930’larda sigarayı kanser ve erken ölümle ilişkilendiren ilk makaleler çıkar. Kültürel bir alışkanlık olarak hayatımıza giren sigaranın ölümcül olabileceğini kabul ettirmek sağlık alanının 100 yılına ve bol miktarda akademik çalışmasına mal olurken, ardında onurlu bir mücadele, iyi bir bilgi ağı ve güçlü iletişim yetileri bırakır. İşte iklim krizinin aşılmasında umudun yeşerdiği yerlerden biri tam da bu deneyim ve kazanılmış mücadeledir.
Hava kirliliği, Çin ve Hindistan’da başta olmak üzere ülkelerin fosil yakıttan çekilmesi için öne çıkan bir argüman. Türkiye’de de onlarca örneği var; Bursa’da organize sanayi bölgesine, yani insanların çalışma alanının ortasına yapılması istenen DOSAB’ın ya da Çukurova Bölgesi ve İskenderun Körfezi’ne yapılması planlanan termik santrallerin karşılaştığı en güçlü argümanlardan biri sağlık. Hürriyet gazetesinin 3 Kasım’daki haberine göre Edirne Keşan Kent Konseyi, yarattığı hava kirliliği nedeniyle düşük gelirli kesime yapılacak kömür yardımının iptalini istemiş. Sağlık Etki Değerlendirmesi ve temiz hava planları gibi konular son yıllarda gündeme gelirken, sağlık uzmanları meslek etikleri ve tüm tecrübeleriyle iklim değişikliği mücadelesinde yıllardır varlar. Müzakerelerdeki son gelişmelere göre sağlık alanı kendine her zamankinden daha çok yer bulacak gibi.
Sağlık Perspektifinden- Marakeş’te Neler Oluyor?
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı ikinci haftasına girdi ve 18 Kasım’da bitiyor. Paris Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi ile ülkelerin somut adımları konuşulurken, başta Dünya Sağlık Örgütü tarafından olmak üzere sağlık konusu sık sık dile getiriliyor, enerji ve sağlık üzerine toplantılar ve etkinlikler gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz hafta Cuma günü DSÖ, enerji politikaları, hava kirliliği ve sağlık üzerine odaklanan “Breathe Life” kampanyasını tanıtarak kirli havanın akciğer kanseri, kalp ve solunum yolu hastalıklarına yol açtığının altını çizerken 14 Kasım Pazartesi günü de bir toplantı ile Lancet Geri Sayımı duyuruldu. Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Meteoroloji Örgütü ve üniversitelerin işbirliği ile kurulan oluşumda, 16 araştırma kurumu ve 48 uzmanın beraber çalışacağı Lancet Geri Sayımı, iklim değişikliği politikalarının halk sağlığı üzerindeki etkisini gelecek 15 sene boyunca yıllık olarak Lancet’e raporlayacak.
Sağlık Sektörü Paris Anlaşmasını Etkiler mi? Marakeş Deklarasyonu
Dünya Sağlık Örgütü ve BM Çevre Programı ise 15 Kasım Salı günü çok kritik bir toplantı gerçekleştirdi. DSÖ Genel Direktörü Margaret Chan’ın da katıldığı toplantıda dünyanın dört bir yanından 20’den fazla çevre ve sağlık bakanı, DSÖ’nün “Sağlık, Çevre ve İklim Değişikliği üzerine Marakeş Deklarasyonu”nu imzaladı.
Deklarasyona göre imzacı taraflar iklim değişikliğinin sağlık etkilerini, iklim değişikliği ile mücadelenin halk sağlığına önemli katkıları olacağını kabul ediyor. Ayrıca imzacılar, ülkelerin emisyon azaltım hedeflerinde ve iklim değişikliği uyum planlarında halk sağlığını göz önünde bulunduracaklarını taahhüt altına alıyor. Zamanlaması oldukça kritik bu deklarasyona Türkiye’nin imza koyması oldukça uzak bir ihtimal, yaygınlaşması da başta imzacı ülkeler ve DSÖ olmak üzere hepimize düşüyor. Ancak deklarasyonun emisyon azaltım hedeflerine doğrudan atıfta bulunması devamının geleceği hissini güçlendiriyor.
Marakeş’in trafik ve ısınma kaynaklı kirli havasını içime çekerken, yazıyı bir şarkıyla bitirmek istiyorum; iklim adaleti için bir ihtimal daha var, o da sağlık mı dersin…
—
Yazı İklim Postası‘ndan alınmıştır.