Alvin Chang ve David Roberts.
Bu Dünya. Ayaz bir sonbahar günü. Yani neden Dünya’nın berbat bir durumda olduğuna inanalım?
Hadi biraz daha derine bakalım. Aşağıdaki kahverengi alanlar insanlar tarafından günümüzde var olan teknoloji ile geri kazanılabilir olarak tanımlanan bütün fosil yakıtları – petrol, kömür ve doğal gaz -temsil ediyor. Siyah nokta şu anda madenler ve kuyulardan çıkardığımız fosil yakıtları temsil ediyor.
Eğer yarın bütün dünya liderleri bir araya gelir ve yeni madenler ve kuyular açmaya karar verirse ne olur?
Ve sonra bütün madenlerdeki ve kuyulardaki yakıtları kullandık.
Peki bu Dünya’ya ne yapar?
Bu atmosfere 1.1 trilyon ton karbondioksit salımı yapacak.
Bilim insanları bu senaryonun Dünya’nın ortalama sıcaklığını, sanayileşme öncesi seviyelere göre, neredeyse 2 santigrat dereceden fazla yükselteceğini hesapladı. Bu çok önemli değil, değil mi?
Aslında bu çok büyük bir felaket olur. İnsanların acısı akıl almayacak bir hal alır.
Çoğumuz Dünya’nın 2 dereceye kadar ısındığını düşündüğünde, 2 derece daha sıcak olacağımızı düşünürüz.
Ancak bu pek doğru değil. İlk olarak bu, Dünya’nın ortalama 2 derece daha sıcak olacağı anlamına geliyor. Bu da bazı bölgelerin, özellikle karaların, daha sıcak hale geleceği anlamına geliyor – 2 dereceden çok daha sıcak.
Dünya buzullarının çoğuna ev sahipliği yapan Kuzey Kutbu neredeyse 11 derece Fahrenhayt’a kadar ısınacak.
Zaten artan kuraklık nedeniyle zorluk çeken ABD’nin güneybatısı 10 derece Fahrenhayt’a kadar ısınabilir, neredeyse kalıcı “süper kuraklık” yaratmaya yetecek kadar.
Diğer bir sorun da Dünya ekosistemlerinin değişecek olmasıdır. İnsanlar için bu; yükselen deniz seviyeleri, temiz su sıkıntısı, azalan tarımsal üretim, gıda stresi ve bunların ardından gelen çatışma ve göç anlamına gelir.
Çok sayıda insan ölecek ama yanarak değil. Bu ölümlerin nedeni yeterli gıda ve su olmaması olacak.
Bu bir akvaryumun biraz ısıtılması gibi. Balıklar için sorun oluşturmayabilir ancak balıkların yedikleri algleri öldürür.
Bütün bunlar biz 2 dereceye ulaştığımızda oluşum aşamasında olacak – ve 2 dereceyi aştığımızda, durum daha da kötüye gidecek.
Bu yüzden Paris’te hep birlikte bunun olmasına izin vermeme konusunda anlaşmaya vardık.
Dünyanın büyük salımlarından sorumlu olan ülkeleri de içeren yaklaşık 200 ülke, 2015 yılında Paris’te yapılan zirvede gezegenin 2 dereceden fazla ısınmasının kabul edilebilir olmadığı ve hatta 2 derecenin bile korkunç sonuçları olacağı konusunda anlaşmaya vardı. Çoğu iklim araştırmacısı hedefin artık gerçekçi olmadığına inansa da, ısınmayı 1.5 derecede durdurmak için elimizden gelenin en iyisini yapacağımıza söz verdik.
Isınmayı 2 derecede durdurma çabası hakkında bu kadar çok şey duymamızın nedeni de budur.
Ama bunu nasıl yapacağız?
İlk olarak, ne kadar karbondioksit salımı yapma hakkımız olduğunu hesaplamamız gerekiyor.
Fosil yakıt yaktığımızda pek çok zararlı gaz salarız. Ancak karbondioksit üzerine odaklanmamızın sebebi var: Karbondioksit yüzyıllar boyunca birikerek ve ısıyı tutarak atmosferde kalır.
Bu, Dünya’nın belli bir derece ısınması için gereken karbondioksit miktarını hesaplayabileceğimiz anlamına gelir.
En iyi hesaplamalara göre Dünya’nın 2 derece ısınması 843 milyar ton karbondioksit salımı anlamına gelir.
Eğer fosil yakıtları aynı oranda kullanmaya devam edersek 21 yılda limite ulaşacağız.
Şu anda yıllık 39.2 ton karbondioksit salımı yapıyoruz ve bu sayı artıyor. Ancak eğer bu miktarı bu seviyede tutarsak ne olur?
Bir yıl sonra fincanımız şuna benzeyecek:
Büyük bir darbe değil. Ancak 21.5 yıl sonra, şurada olacağız:
Bu 2037 yılı.
Salımları 2065 yılında sıfıra indirsek bile hala dünyayı değiştiren bir teknoloji icat etmemiz gerekiyor.
Önümüzdeki 49 yılda fosil yakıt kullanımını sıfıra indirdiğimizi düşünelim.
Bu iyimser bir uzun erimli plan. Ancak bu iklim bilimci Joeri Rogelj’in önerdiği senaryo:
Bu delice hırslı senaryoda bile beklenmedik bir durum var, karbonu havadan çekip çıkaran ve gömen “negatif salım” teknolojilerine güvenmek zorundayız.
Sorun: Bunun mümkün olup olmadığı ile ilgili bir ipucumuz yok.
Negatif salım teknolojileri herhangi bir oranda test edilmedi ya da kanıtlanmadı. Bu teknolojiyi 2065 yılına kadar icat edeceğimiz ve büyük oranda kullanacağımız fikri üzerinden türlerimizin geleceğiyle gerçek anlamda kumar oynuyoruz.
Diyelim ki bir şekilde 2065 yılında salım yapmama noktasına ulaştık ve bu dünya değiştiren teknolojiyi icat ettik.
Dünyayı kurtardık, değil mi?
Kesinlikle hayır. Bu bize sadece %50 şansla 2 derecenin altında kalma şansı verir.
Paris’te 2 derece ısınmanın olamayacağı konusunda anlaşmaya vardığımızı hatırlayın. Uzun erimli olan plan, taahhüdünü verdikleridir.
Kanıtlar göz önünde tutulduğunda küresel toplumun Dünya’nın 2 dereceden fazla ısınmasına izin vermeme konusunda taahhütte bulunduğunu görüyoruz. Bunu yapmak için ülkeler bütün kömür, petrol ve doğal gaz üretimi ve kullanımını hızlı şekilde azaltma ve ortadan kaldırma ve negatif salım teknolojilerini icat etme ve büyütme konularında taahhütte bulunmuştur.
Sorun, bu ülkelerin ne taahhütte bulunduklarının farkında değiller gibi görünmesidir.
Hiçbir ülke bu uzun erimli planı ciddiye almıyor. Bu da Dünya’nın muhtemelen 2 dereceden fazla ısınacağı anlamına geliyor. Bu dehşet verici.
Şimdi serin sonbahar rüzgarı pencerelerde esiyor ve her şey iyi hissettiriyor. Hiçbir şey korkunç görünmüyor. Bu yüzden de pek çoğumuzun neden bunun acil bir politik öncelik olduğunu hissetmiyor olması anlaşılabilir.
İşte gerçeklik: İnsanlar için düşünülemeyecek acılara neden olacak bir küresel felakete doğru ilerliyoruz. Veriler açık: Şimdi geminin yönünü değiştirmemiz gerekiyor – ya da felaketi asla önleyemeyeceğiz.
Ancak hiçbir ülke 2 derece hedefini ciddiye almıyor. ABD Başkanlık münazarasında dahi bahsi geçmedi.
Bunun yerine daha yakın olduğunu hissettiğimiz sorunlara odaklanıyoruz. Çoğu insanın odaklandığı durumlar bunlardır. Yani bizim gerçek sınavımız ölümcül bir tehdidin ufukta olduğunu kavrayacak bir yol bulmak ve buna göre hareket etmektir.
Düzeltme: Bu hikaye iklim bilimci Joeri Rogelj’in, ısınmayı 2 derecede sınırlandırma konusunda %66 şans veren, 2065 yılına kadar sıfır salım ve sonrasında negatif salıma geçiş yapan senaryosuna odaklanıyor. Ancak bu hikayenin bir önceki versiyonu 2050 yılına kadar sıfır salıma ulaşmamız gerektiğini anlatıyordu. Bu bize 1.5 derecenin altında kalmak için %50 şans veren bir senaryonun parçası ki bu da çok daha az gerçekçi bir hedef.
Yazının orijinali Vox‘ta yayınlanmıştır.