Artan karbon emisyonları ve emisyonların küresel sıcaklıklar üzerindeki etkileri hakkındaki bilimsel raporlar, iklim çöküşünün korkunç durumuna ve yeryüzü üzerindeki etkilerine ışık tutuyor. Raporlarda, Paris Anlaşması’ndaki 1,5 °C hedefine ulaşabilmek için hala çözümlerin mümkün olduğu vurgulanırken, bu fırsat penceresinin kapanmak üzere olduğu da yapılan uyarılardan.

26 Kasım’da yayımlanan Emisyon Açığı Raporu, iklim kriziyle mücadelede mevcut ülke vaatlerinin, bizi hedeflenen 1,5 °C’lik artışın çok üzerine, 3,2 °C’lik bir artışa götürdüğünü gösteriyor. G20 ülkelerinin krizi derinleştiren sera gazı emisyonlarındaki sorumluluğu ise %78’de.  

25 Kasım’da yayımlanan Dünya Meteoroloji Raporu, Paris Anlaşması’nda verilen ülke taahhütlerine rağmen sera gazı emisyonları artışınının rekor seviyelere ulaştığını, emisyonlarda herhangi bir yavaşlama veya düşüş olmadığını gösteriyor.

20 Kasım’da yayımlanan Üretim Boşluğu Raporu ise, şayet gidişatı değiştirmezsek 2030’a geldiğimizde küresel ısınmayı 2°C’de tutmak için gerekli olandan %50; küresel ısınmayı 1,5°C’de tutmak için gerekli olandan %120 daha fazla fosil yakıt üretimi yapmış olacağımızı gösteriyor. 

Yayımlanan raporlar hakkında açıklamalarda bulunan 350.org’den May Boeve şöyle diyor:

“Bu artık bir uyarı değil, şu anda iklim çöküşünü gündelik hayatımızda çok daha net görüyoruz. Kongo, Kaliforniya ve Avustralya’daki orman yangınlarından Avrupa’daki yıkıcı sellere, iklim krizinin etkilerini yaşıyoruz.

Bilim adeta çığlık atıyor. Dünya liderlerine sesleniyoruz: Fosil yakıt endüstrisinin genişlemesini durdurmanın zamanı. Tek bir maden dahi kazılmamalı, tek bir boru hattı dahi inşa edilmemeli, okyanusta tek bir petrol kuyusu dahi açılmamalı. Ve bir an önce sürdürülebilir yenilenebilir enerji kaynaklarına dayanan enerji sistemlerine geçiş için çalışmalara başlamalıyız. 

Madrid’de COP 25 İklim Zirvesi’ne katılacak hükümetler bilmeliler ki tüm gelecek nesillerin gözleri üzerlerinde.