28.01.2018

Yumurtalık’ta inşa edilmek istenilen, EMBA termik santralinin lisans iptali için açtığımız davada bilirkişi raporu, nüfusu her yıl azalan Yumurtalık’ta 2009 yılında 5 olan kanser vakasının, 2014’te katlanarak 60’a çıktığını ortaya koydu. Sağlık Bakanlığı’ndan gelen yazı cevabıyla ortaya çıkan kanser sayısındaki  katlanarak artış, 2003 yılından bu yana çalışmakta olan ve kirlilik yaratan  Yumurtalık Sugözü termik santralinin sadece 1,8 km güneybatısında inşa edilmek istenilen EMBA Termik Santrali’nin de yaratacağı kirliliğin halk sağlığına daha fazla olumsuz etkide bulunacağını belirledi. Yine raporda sadece Sugözü termik santralinin zehirli baca gazları, asit yağmurları ve toprağa, suya karışan radyoaktif maddeleri nedeniyle bölgede zeytin başta olmak üzere tarımda verim düşüklüğünün meydana geldiği belirlendi.

Davacıları Türkiye Barolar Birliği, DAÇE (Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri), Adana Barosu, Adana Tabip Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Hatay Barosu olan  Ankara 7. İdare Mahkemesi 2017/247 E. sayılı dosyasında, EMBA Termik Santrali’nin bölgeye zarar vereceğini belirleyen bilirkişi raporuyla ortaya çıkan gerçekleri şöyle sıralayabiliriz:

  1. Türkiye’de termik santraller başta olmak üzere kirletici projelerin yarattığı sonuçlar hepimizin hayatını tehdit eder hale gelmiştir. Söz konusu dosyada bilirkişi raporuyla belirlendiği üzere her yıl nüfusu azalan Yumurtalık’ta 2009 yılında 5 kanser vakası ve 4 kanser tipi varken, 2014’te 60 kanser vakası ve 16 kanser tipi gelişmiştir. Termik santraller soğutma suyu ihtiyaçları nedeniyle çoğunlukla kıyı alanlarında verimli tarım arazilerinin yanı başında kurulmaktadır. Toprağa ve yer altı suyuna karışan asit yağmurları, radyoaktif maddeler, ağır metaller, zehirli baca gazları; buğdayımıza, etimize, sütümüze karışarak besin zincirimize dahil olmakta ve köylü-kentli hepimizi zehirlemektedir. Termik, nükleer, madencilik projeleri başta olmak üzere kirletici tesisler için mutlaka Sağlık Etki Değerlendirme (SED) raporu alınmalıdır. 
  2. Kirletici tesislerim kümülatif etkisinin değerlendirileceği stratejik ÇED raporu alınmalıdır. Stratejik ÇED yönetmeliğinde enerji sektörüne 2023 yılına kadar verilen muafiyet kaldırılmalıdır. 
  3. Termik, Nükleer Santral, Madencilik lisansları Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun inisiyatifine bırakılmamalıdır. 12 Aralık 2016 tarih ve 2016/9620 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla  içinde Çukurova, Amik, Arsuz, Mersin, Silifke ve Erdemli ovalarının da bulunduğu 141 ova “büyük ova koruma alanı, tarımsal SİT” ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Ayrıca T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayınladığı İskenderun Körfezi Bütünleşik Kıyı Alanları Planı Açıklama Raporunda İskenderun Körfezi’nin ağır bir kirlilik yükü altında olduğu belirtilmiştir.     

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bölgenin ağır kirliliğini tespit ederken, Bakanlar Kurulu verimli ovaları termik santrallere karşı koruma altına alırken, EPDK’nın neredeyse her başvuruya termik santral lisansı vermesi tezat oluşturmaktadır.

 Kömürlü termi̇k, nükleer, madenci̇li̇k projelerine SED zorunluluğu geti̇ri̇lmeli̇, li̇sans verme süreci̇ne başta  T.C. Sağlık Bakanlığı olmak üzere, T.C. Çevre ve Şehi̇rci̇li̇k Bakanlığı, T.C. Orman ve Su İşleri̇ Bakanlığı, T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, T.C. Kültür ve Turi̇zm Bakanlığı dahi̇l olmalı,  kömürlü termik ve nükleer santrale veri̇lecek li̇sans konusunda EPDK tek karar merci̇i̇ olmaktan çıkarılmalıdır. 

Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Gönüllü Avukatı

 İsmail Hakkı Atal