Carbon Tracker adlı kuruluş geçtiğimiz günlerde yayımladığı yeni çalışmasında enerji sektöründeki öngörülen sermaye harcamalarını analiz etti. Araştırmaya göre fosil yakıt şirketleri, dünyanın iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik çabaları hızlandırması halinde, petrol, gaz ve kömür gibi ekonomik anlamda kâr sağlamayacak projelere yatırım yaparak yaklaşık 1,6 trilyon dolarlık tutarı boşa harcama riskini taşıyor. Bu rakam, 2018 ve 2025 yılları arasında mevcut iklim politikaları altında, küresel fosil yakıt talebini karşılamak için gereken tahmini 4,8 trilyon dolarlık yatırım ile Paris Anlaşması’nda belirtilen karbon emisyonlarını azaltma çabalarının tamamen uygulanması halinde gerekli olan 3,3 trilyon dolarlık maliyet arasındaki farkı temsil ediyor.

İklim düşünce kuruluşu Carbon Tracker tarafından yapılan çalışma, enerji endüstrisinin karşılaştığı en zor sorulardan birini aydınlatıyor: Yenilenebilir enerji ile artan rekabet çağında hidrokarbonlara ne kadar sermaye ayırmalı?

Raporun yazarı Andrew Grant, mevcut hükümet politikalarının 2015 yılındaki Paris İklim Zirvesi’nde verilen küresel ortalama sıcaklık artışının sınırlandırılması yönündeki taahhüdünün gerisinde olduğunu belirtiyor.

Paris hedefine ulaşmak için emisyon azaltma çabaları yoğunlaştırılırsa, mevcut politikaların sürmesi varsayımı üzerine yapılan fosil yakıt yatırımları “mahsur kalan varlıklar” oluşturma riski taşıyor. Grant de, “Sinyalleri doğru yorumlamayan ve sahte bir güven duygusu üzerinden petrol, gaz ve kömür projelerine aşırı yatırım yapan şirketler milyarlarca dolar değerindeki hissedar değerini yok edebilir” diyor.

Carbon Tracker’ın, güncel politikaların getirisi olan 4,8 trilyon dolarlık yatırım tahmini, endüstri öncesi seviyelerin üzerinde 2,7 dereceye doğru bir gidiş ile tutarlı olacakken, 3,3 trilyon dolarlık daha düşük bir rakam ise 1,75 derecelik bir artışla tutarlı.

Kömür ve Gaz Projeleri de Tehdit Altında

Petrol sektörünün bu anlamda en büyük riske sahip olduğu belirtiliyor. Bu tez de, hükümetlerin, politikalarını Paris ile uyumlu hale getirmek adına karbon vergileri ve daha sıkı emisyon düzenlemeleri gibi önlemler getirmesi ve bu durumda 1,3 milyar dolarlık yatırımın masraflı olması gibi sebeplerle savunuluyor.

ABD’de 545 milyar dolar ve Kanada’da 110 milyar dolar risk ile yüksek maliyetli Kanada katran kumu ve Kuzey Kutbu kaynakları en çok terk edilen varlıklar arasında bulunuyor. Ortadoğu’daki düşük maliyetli petrol ise en az terk edilen varlıklar arasında yer alıyor.

Carbon Tracker’a göre neredeyse 230 milyar dolarlık gaz projesi ve 60 milyar dolardan fazla kömür yatırımı da tehdit altında. Paris Anlaşması yerine getirilmiş olsaydı, Hindistan dışında dünyanın hiçbir yerinde yeni kömür madenleri işletmeye alınamayacaktı.

Grant de, “Enerji şirketleri, düşük karbonun sonuçlarını çevreleyen fikirler hakkında şeffaf olmalı ve hissedarları bu riskleri ciddiye aldıklarına ikna etmeliler” diyor.

İklim değişikliğini yeterince ciddiye almadığı için aktivistler tarafından eleştirilen ExxonMobil, baskılara boyun eğerek iklim politikalarının faaliyetleri üzerindeki olası etkileri hakkında geçtiğimiz Aralık ayından itibaren rapor yayımlamaya başladı.

Royal Dutch Shell de geçtiğimiz Kasım ayında, enerji ürünlerinin net karbon ayakizini 2050’ye kadar azaltmak için yeni bir hedef belirledi. Grup, yenilenebilir enerji ve diğer temiz enerji kaynaklarına yılda 2 milyar dolara yakın bir miktarda harcama yapmayı da taahhüt etti.

Kaynak: İklim Haber